KAYADİBİ KÖYÜ |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Evlilik İle İlgili Bilgiler |
|
|
EVLİLİK İLE İLGİLİ BİLGİLER
Evlenmenin fayda ve zararları :
Evlenecek kızlara tavsiyeler Açıktan günah işleyenle evlenmek Bir genç kızın mektubu Bir gencin mektubu Nasîbin çıkmaması Gerçek kimlik evlendikten sonra! Bir baba kızını evlendireceği zaman Sıkıntılı genç kız Evlenene kadar İffet ve hayânın önemi Eşini kıskanmak Çeşitli hükümler Dinimizde ırk ayrımı yoktur Hurmet-i musahere nedir? Tüp bebek Çocuğun kan grubunun ana babasınınkine benzemesi Gelin kaynana meselesi İstihare nasıl yapılır Müt’a nikahı haramdır Mehir nedir? Yalan söylemenin caiz olduğu yerler Lohusalık döneminde dışarı çıkılmaz mı? Doğum yapan müslüman kadının günahları affolur Hıristiyan ve dinsizle, ateistle evlenmek Ulu sözü dinlemiyen uluyakalır Nikahla ilgili sorular Evlilikle ilgili çeşitli konu ve sorular Evlenmenin fayda ve zararları Sual: Günümüzde evlilik zararlı mı? Evlilikte dikkat edilecek hususlar nelerdir? CEVAP Evlenmenin fayda ve mahzurları, şahıstan şahısa göre değişir. Kimisi için evlenmek dünya ve ahıret saadetine sebeptir. Kimisi için ise mahzurlu olabilir. Birisiyle nikahlanmak isteyen, birkaç defa istihare etmeli, Hak teâlâya sığınmalı, nefsin ve kötü kimselerin araya katılmasından korunmak için, yalvarmalıdır. Evlenmenin faydalarından birkaçı şunlardır: 1- Evlilikten çocuk olabilir. Evladı salih olursa, kendisi için duâ eder. Onun sebebiyle birçok nimetlere kavuşur. Hadis-i şerifte buyuruldu ki: (Öldükten sonra sevabı kesilmiyen iyi işlerden biri de, salih evlat yetiştirmektir. Ana-babası öldükten sonra böyle evladın ettiği duâlar, ana-babasına ulaşır.) [Müslim] Çocuk, ana-babasından önce küçükken ölür, ebeveyni de bu acıya katlanırsa, çocuk onlara şefaatçı olur. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki: (Çocuğa Cennete gir, denir. Öfke ile "Ana-babamı almadan girmem" der. Sonra ana-babası ile Cennete girer.) [Nesâî] (Çocuklar Cennet kapısının önünde toplanıp, hep birden bağırıp, ana- babalarını isterler. Bağırmaları, ana-babaları oraya gelinceye ve herbiri ana-babasının elini tutup Cennete girinceye kadar devam eder.) [İ.Gazali] 2- Evlenmeyen kimse, gözünü haramlardan koruyamıyabilir. Evlilik, şeytanın kötülük yapmasından uzaklaştırabilir ve dinini korumaya yardım edebilir. Hadis-i şerifte buyuruldu ki: (Evlenen, dininin yarısını korumuştur. Artık diğer yarısını korumak için de Allaha karşı gelmekten sakının!) [Taberânî] (Şükreden kalbe, zikreden dile ve ahiret hususunda size yardımcı olacak saliha bir hanıma sahip olmaya çalışın!) hadis-i şerifinde hanımın, zikir ve şükürle beraber buyurulması, saliha hanımların bir nimet olduğunu göstermektedir. Dinini korumakta yardımcıdır. [Tirmizî] Hz. Ömer buyurdu ki: (İmandan sonra, iyi bir hanımdan daha büyük nimet yoktur.) 3- Kadınların huysuzluklarına ve onların ihtiyaçlarını temin için sabretmek, üstün ibâdetlerdendir. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki: (Günahlardan bir günah vardır ki, ailesinden çektiği sıkıntıdan başka birşey ona kefaret olmaz.) [Taberânî] Kötü kadınlar arasına düşerek, nefsine aldanıp haram işlemekten korkan gencin, afif, temiz müslüman bir kız bulup evlenmesi farz olur. Böyle sıkışık durumda olmayan genç, ilim ve ahlâk edinmek için çalışıp kadınlara ait özel bilgileri öğrendikten sonra evlenmelidir. Çoluk çocuğuna helalden nafaka kazanmaktan aciz olanın evlenmesi doğru olmaz. Müslüman bir gencin önce dinini iyice öğrenmiş olması gerekir. Ondan sonra sünneti yerine getirmek niyetiyle evlenebilir. Edebi, hayâsı, ahlâkı güzel olan, dinini, imanını, İslâmın şartlarını öğrenmiş, İslâmiyete uyan, sokakta dinin emrettiği şekilde giyinen bir kızla nikahlanmalıdır! İffet sahibi, dinini kayıran bir kız aramalıdır! İlla da (Malı çok, güzel bir kız olsun.) dememelidir! Mal için, güzellik için iffeti ve salahı elden kaçırmamalıdır! Hadis-i şerifte buyuruldu ki: (Kadın, ya malı için veya güzelliği için, yahut da dini için alınır. Siz dini olanını alınız! Malı için alan malına kavuşamaz. Yalnız güzelliği için alan, güzelliğinden mahrum kalır.) [Müslim] Din ile güzelliğin birlikte bulunması çok iyidir. Yine hadis-i şerifte buyuruldu ki: (Güzelliği ve malı için bir kadınla evlenen, ikisinden de mahrum kalır. Dini için evlenene, mal ve güzellik de verilir.) [Taberânî] Nikahtan önce kızı görmek sünnettir. (Görmeden olan evliliğin sonu, üzüntü ve pişmanlıktır) hadis-i şerifi, nikahtan önce kızı görmenin önemini bildirmektedir. Evliliğin külfetleri çoktur. Ailenin ve çocukların mesuliyetleri vardır. Her babayiğit bu mesuliyetlerden kurtulamaz. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki: (İkinci asırdan sonra insanların en hayırlısı, gailesi az ve çoluk çocuğu olmayandır.) [Ebu Yala] (Gün gelir, kişinin helakı, hanımının, ana-babasının ve çocuklarının elinden olur. Bunlar onu, fakirlikle ayıplar. Gücünün yetmediğini kendisinden isterler. Kişi bu sebeple tehlikeli işlere girer ve dini gider, helak olur.) [Beyhekî] (Kulun dağlar gibi iyiliği, sevabı olduğu hâlde, Kıyamette aile hakkından, onların bakımından, malını nereden kazanıp nereye sarfettiğinden sorulur. Böylece bütün hasenatı borçlarına ödenir. Birşeyi kalmaz. Sonra bir melek şöyle der: İşte şu, çoluk çocuğu dünyada bütün sevablarını yiyip bitiren ve bugün rehin olarak kalan kimsedir.) [İ.Gazali] Evliliğin külfetlerinden bazıları şunlardır: 1- Helal nafaka temininde güçlük çeken kimse, harama sapar ve kendini helake sürükler. Bekar olursa kendini geçindirmesi daha kolay olur. Kıyamette insanın ilk hasmı aile efradıdır. Derler ki: (Ya Rabbi, bundan hakkımızı al! Biz bilmiyorduk. O bize haram yedirdi.) Çoluk çocuğun hakkı alınır. Sadece mal bakımından değil, ilim bakımından da aile efradını cahil bırakmamalıdır! Hadis-i şerifte buyuruldu ki: (Kişi, ehlini cahil bırakmaktan daha büyük günahla huzur-i ilahiye çıkamaz.) [Deylemî] 2- Ailesiyle hoş geçinememek, kötü huylarına sabredememek felakettir. Çünkü erkek çoban gibidir, âmir gibidir, maiyetinden mesuldür. Hadis-i şerifte buyuruldu ki: (Kişiye, tekeffül ettiği kimseye bakmaması günah olarak yeter.) [Nesâî] Allahü teâlâ, kendimizi ve aile efradımızı Cehennemden korumamızı emrediyor. Hâlbuki insan kendini korumaktan aciz iken, mesuliyeti altındakileri nasıl koruyabilir? Geçimsiz, sinirli kimseler hanımlarının kötü huylarına sabredemeyeceği için evlenmemeleri daha uygun olur. 3- Çoluk çocuk kalbi meşgul edebilir. Kendisini ibâdetten alıkoyabilir. Ebu Süleyman-i Darani hazretleri buyurdu ki: (Bekarlığa dayanmak, ailenin çilesine dayanmaktan daha hayırlı, onların eziyetine katlanmak, Cehennem ateşine dayanmaktan daha hayırlıdır.) Güzel ahlâka sahip olan, helal nafaka kazanabilen, hanımını üzmeyecek olan, evlenmesi ibâdetine mani olmayan kimsenin evlenmesinde mahzur yoktur. Helal nafaka kazanması zor ise, geçimsiz ve huysuz ise, evlenmesi hayırlı işlerine mani oluyorsa evlenmesi mahzurlu olur. Evlenecek kızlara tavsiyeler Sual: Evlenecek kızlara tavsiyeniz nedir? CEVAP Erkek için de, kadın için de iyi geçinmek fedakârlık ve sabır ister. Külfetsiz nimet olmaz buyurmuşlardır. İyi geçinmek için, sıkıntılara katlanmak ve her zaman kendini haklı görmemek gerekir. Ben haklıyım demek geçimsizliğe yol açar. Tecrübeli müslüman annenin, asırlar önce kızına verdiği nasihat şöyle: Doğup büyüdüğün, yıllarca yaşadığın bir yuvadan çıkarak, yabancı bir yere, gideceksin, huyunu suyunu bilmediğin bir arkadaşla yaşayacaksın. Sen ona yer ol ki, o sana gök olsun! Sen ona ev ol ki, o da evin direği olsun! Sen ona cariye ol ki, o da sana köle olsun! Ona sıkıntı verme ki, sevgisini azaltmasın! Ondan uzak kalmaya çalışma ki seni unutmasın! Onun burnunu, gözünü ve kulağını koruyasın ki, gözü senden başkasını görmesin, senden başkasını koklamasın, senden daima güzel şeyler işitsin! Devamlı evde oturmaya gayret et, ev ve el işleriyle meşgul olmaya çalış! Komşularınla iyi geçin, onlardan gelecek sıkıntılara katlan! Bilhassa komşular arasında laf getirip götürme! Dedikodudan son derece kaç! Namazlarını vakit girer girmez kıl! Yiyecek içecek hususunda beyin ne getirirse onunla kanaat et ve şunu bunu alamıyoruz diye asla şikayette bulunma! Kocanın hakkını kendi hakkın üzerine tercih et! Kocanın akrabalarının hakkını da önde tut! İntizama ve temizliğe çok dikkat et! Sual: Yeni evlenen kızıma nasıl nasihat edeyim? CEVAP Aşağıdaki mektup, tecrübeli bir annenin kızına yazdığı nasihatlerdir: Yavrum! Şimdi sana kırk yıllık evliliğimin tecrübelerine dayanarak bazı nasihatlerde bulunacağım. Bu nasihatlerime uyarsan dünyada mutlu bir ömür geçirdiğin gibi, âhırette de ebedî saâdete ulaşırsın. 1 - Kanaatkâr ol! Yâni, kocan tarafından getirilen yiyecek ve giyecek herşeyi memnuniyetle kabul et! Çünkü, kanaat, kalbi huzûra kavuşturur. 2 - Söylenenleri dâima iyi dinle ve kocanın meşrû emirlerine itaat et! 3 - Evin ve her şeyin her zaman, temiz, muntazam ve düzenli olsun! 4 - Eşinin yemek saati ile uyku saatine dikkat etmelisin! Açlık insanı huysuz eder, uykusuzluk ise, öfkelendirir. 5 - Evinin mallarını ve eşyasını iyi koru! Yaptığın işleri, iyilikleri başa kakma! İyiliğe karşı iyilik çabuk unutulur, fakat kötülüğe karşı yapılan iyilik unutulmaz. 6 - Eşinin yakınlarına güzel muâmelede bulun! Kocanın hatâlarını, yalnız iken, yumuşak bir şekilde söyle! 7 - Kocanın sırlarını hiç kimseye söyleme! Karı-koca arasındaki sırlar kabre berâberlerinde gömülmelidir. 8 - Eşinin üzüntüsünü ve neşesini paylaş! Ona her yönüyle iyi bir hayat arkadaşı ol! Yalan, yuvayı içten içe yıkan bir kurttur. 9 - Aranızdaki problemleri kendiniz hâlledin! Sakın bunları, bize ve başkasına taşıma! Kimseden medet umma! 10 - Kocandan, almakta zorlanacağı, gücünün yetmeyeceği şeyleri isteme! 11 - Kadının güzel huylusu, eşine Cennet nîmetidir. Sen kocana Cennet nîmeti ol! Azap çektirme! Bunları yapabilmen, ancak, onun isteklerini kendi isteklerine, onun rızâsını kendi arzularına tercih etmenle mümkün olabilir. Hep kendi istek ve arzularını ön plâna çıkartırsan, bu nasihatleri tutman mümkün olmaz. Açıktan günah işleyenle evlenmek Sual: Açıktan günah işleyenle evlenmek doğru mudur? CEVAP Fâsıkla, yâni açıktan günah işleyenle, namaz kılmayanla, içki içenle evlenmek doğru değildir. Hele inancı bozuk birisi ile evlenmek hiç doğru değildir. Bir genç kızın mektubu Sual: 1976 doğumluyum. Liseyi bitirdikten sonra, dinimi öğrenmeye başladım. Tesettüre riayet ederek bir işyerinde çalışıyorum. Çevrem dinî bilgilerden çok mahrumdur. Maalesef namaz kılan hiçbir gence rastlamadım. Benimle evlenmek isteyenlerin hiçbiri salih değil, en hafifi fâsıktır. Bu fâsıklardan biri, (Ben kesinlikle namaz kılmam. Hem dinde zorlama yok ki...) diyor. Bir başkası da, (Acelesi yok, evlenince namaz kılarım) diyor. Böyle bir kimsenin yalan söyleyip söylemediğini nereden bileyim? Zenginlik ve tahsil aramıyorum. Sadece namaz kılması kâfidir. Bir hata yapıp kötü biriyle evlenerek, ebedî felakete düşmekten korkuyorum. Bekâr olarak ölmek de istemiyorum. Çünkü bekâr olarak ölmenin büyük günah olduğunu biliyorum. İslâmiyeti yaşayan birisi çıkıncaya kadar evlenmemeye yemin ettim. (Evlenince namaz kılarım) diyen birisine, evet demek, yeminimde durmamak olur mu? CEVAP Buna benzer mektuplar, erkeklerden de geliyor. Erkekler de şikayetçidir. Birçok erkek, evlenecek uygun kız bulamıyor, kızlar da uygun erkek bulamıyor. Halbuki uygun olan erkek de, kız da var. O hâlde bu işte bir eksikliğin olduğu meydandadır Şimdi mektuba cevap verelim: Namaz kılmamak çok büyük günah ise de, namaz kılmayana kâfir denmez. Fakat, İslâm âlimleri, (Ben kesinlikle namaz kılmam) diyenin kâfir olacağını, müslüman kızın, kâfirle evlenemiyeceğini bildiriyorlar. (Hadika, Birgivî) (Evlenince namaz kılarım) veya (Evlendikten sonra kapanırım) gibi sözlere aldanmamalıdır! Halep orada ise arşın burada... (Namazı niçin evlendikten sonraya bırakıyorsun? Samimi isen şimdi kıl) demelidir! Eğer birkaç ay, yalnız iken de namazını aksatmadan kılabilirse, mesele yok demektir. Gösteriş için hiç kimse, devamlı namaz kılamaz. Hile olarak namaz kılan, insanların olmadığı yerde kılmaz. Bunun için isteyerek namaz kılıp kılmayan kolay belli olur. (Dinde zorlama yok) demek, kâfir olan birisi, müslüman olmaya zorlanamaz demektir. Fakat müslüman olanın belli görevleri vardır. Müslümanım diyenin namaz kılması şarttır. Çünkü namaz, İslâmın beş şartından biridir. Namaz kılmayan birisi ile, ileride kılar ümidiyle evlenmek çok yanlıştır. Şir’atül islâm kitabındaki hadis-i şeriflerde buyuruldu ki: (Kızını fâsıkla evlendirenin duâsı ve ibadetleri kabul olmaz.) (Fâsık erkekle evlenmeye razı olanın, kabrinden kalkarken, alnında, “Allahın rahmetinden ümidini kesmiş” yazısı bulunur.) (Şefaatime kavuşmak istiyen, kızını fâsıkla evlendirmesin!) Bekârlık sultanlık mıdır? Bu konudaki hadis-i şeriflerden biri de şöyledir: (Kızını fâsıkla evlendiren, Allahü teâlânın emanetine hıyanet etmiş olur. Emanete hıyanet eden de Cehenneme gider. Kızını fâsıkla evlendiren, melundur) buyuruldu. (S. Ebediyye) [Fâsık, açıktan günah işleyene denir. Mesela namaz kılmayan, tesettüre riayet etmeyen fâsıktır.] Bekâr olarak ölmenin büyük günah olduğunu nereden duydunuz? Bekâr olarak ölmek küçük günah bile değildir. Hattâ ahir zamanda çoluk çocuk sahibi olmamak daha iyidir. İmam-ı Gazalî hazretleri buyuruyor ki: Peygamber efendimiz, bir hadis-i şerifinde, (İkiyüz yılından sonra, sizin en iyiniz, hafîfülhâz olandır) buyurdu. Hafîfülhâz nedir, dediklerinde, (Hanımı ve çocuğu olmıyandır) buyurdu. (Ebu Ya’lâ) Bişr-i Hafî, Bayezid-i Bistamî, Ebül-Hüseyn Nuri [ve Rabia-i Adviyye] gibi büyük âlimler bekâr idi. Hicretin ikiyüz yılından sonra gelenler arasında, bunların ve bunlar gibi olanların şeref ve üstünlüklerini, bu hadis-i şerif bildirmektedir. (İhyâ) İmam-i Gazalî hazretlerinin bu bildirdiklerine uyup, salih biri çıkmadıkça evlenmemelidir. Bekâr olarak ölmekten de korkmamalıdır! Rabia-i Adviyye hazretlerine, Hasan-i Basrî hazretleri gibi evliyâ zatlar, evlenme teklifinde bulunduğu hâlde, bu hanım evliyâ evlenmemiş, bâkire olarak ölmeyi tercih etmiştir. Kötü birisiyle evlenirseniz yemininizi bozmuş olursunuz. Bir gencin mektubu Sual: Biz fakir gençlerin müşterek derdi, evlenip bir yuva kuramamaktır. Tahsille birlikte para, hemen her kapıyı açıyor. Bunlar yoksa, ister ağzınızla kuş tutun, ister salih olun faydası yok. Çoğu, (Hem salih olsun, hem de zengin ve tahsilli olsun) diyor. Üçünün bir arada bulunması her zaman mümkün müdür? Salih olduktan sonra diğerlerinin üstünde durmalarının sebebini anlayamadık. Tavsiye üzerine beş-on kişiye gittik. Dağıtıcı olduğumuzu duyanlar, bize iltifat etmediler. Birisi, (Kardeşim, namaz kıl yeter. Başka şey istemiyoruz) dedi. Tamam dedim, işte bu oldu. Kızın babası, (Madem bir yuva kuracaksın, yuvan sağlam olmalı. Evine şunları al, nişanı yapalım) diyerek bir liste uzattı. Bulaşık makinesi ve temizlik robotundan tutun da, mobilyaya kadar, ancak zenginlerin evinde bulunan bütün ev eşyalarını yazmış. Hepsinin değeri birkaç milyarı aşıyor. Listeyi veren zata gidip, (Vallahi ben banka soyamam) dedim. Bana, tuhaf tuhaf bakarak, (Ne bankası, niçin soyacaksın) dedi. (Verdiğiniz listedeki eşyaları alabilmem için zengin olamadığıma göre, başka çıkar yol yok) dedim. Son cevabı şu oldu: (Evlenecek genç, bu eşyaları hazırlamış olması gerekirdi. Ben evladımı sokakta bulmadım. Benim kızım bunlar olmadan iş yapamaz. Mesela eli ekzamalı, suya dokunamaz. Onun için bulaşık ve çamaşır makinası şarttır.) (Hani namaz kılmam yeterliydi, madem kızına bunlar şartsa, kendiniz alın) diyemeden ayrıldım. Başkalarına da gittim. Onlar daha baştan, (Evin var mı, şunları alabilecek misin) diye soruyorlar. Benden hayır cevabını alınca, onlar da hayır diyorlar. Bir de çok fakir bir ailenin kızına talip oldum. Babası, (Biliyorsun, biz fakiriz. Bütün düğün masraflarını sen yapacaksın. Evine de hiç değilse, şu eşyaları alacaksın) dedi. (Gücüm yettikçe alsam olmaz mi) dedim. (Öteki kızımı senin gibi birisine verdim. Kuru evde, kızcağız perişan oldu. Bunu da aynı duruma düşürmek istemiyorum) dedi. Hiç bir problem çıkarmayan fakir birisine gittim. O da, (Kızımı yalnız oturtacaksın, yanına anneni istemeyiz) dedi. Fakir ve orta hâlli bu ailelerden sonra, bakalım bir de zengine gideyim dedim. İki arkadaş gönderdim. Onlar geliş sebeplerini anlatınca, beni tanıyan zengin şahıs, (Siz müslüman gençlersiniz. Dinimizde küfüv diye bir şart vardır. Küfüv, erkeğin soyda, malda ve şerefte kadına uygun olması demektir. Arkadaşınızı tanırım, tahsilsiz, çulsuzun biridir. Biz zengin, şanlı, şerefli meşhur bir aileyiz. Falanca beyin kızı bir dağıtıcı ile evlenmiş derse, biz elin içine nasıl çıkarız? İyisi mi, siz hiç buraya gelmiş, bize bir şey söylemiş olmayın) diyerek, arkadaşları yolcu ediyor. Diğer fakir arkadaşlarımız da buna benzer olaylarla karşılaştı. Kimine kısa boylu dediler, kimine çirkin dediler. Kimine de çok iri dediler. Kimini de içgüveyi olarak istediler. Fakat para ve tahsil olsaydı, belki bunlara hiç bakmazlardı. Efendim, durumlar böyledir. Bu gidişle evde kalacağım...Bir kızın küfvü [dengi] ne demektir? Ana babamız günahkar diye mi başımıza bunlar geliyor? Asalet nedir? CEVAP Bahsettiğiniz olaylar, hemen her yerde, her zaman böyledir. Asırlardan beri, (Şimdi rağbet güzel ile zengine) demişlerdir. Bunu yıkmak çok zordur. Bunu ancak, gerçekten dinine bağlı olanlar yıkabilir. Bunlar hiç yok değildir. Bize rastlamamışsa da mutlaka vardır. (Onlar zengindir, bize kız vermez) diye suizan etmek de doğru olmaz. Uygun görülen kapıları çalmalı, bir açan bulunur inşaallah. Allahü teâlâya duâ edip hayırlısını istemelidir! Rabbimizin bir adı mücîb’dir. Yani kendisine çevrilen elleri boş çevirmez, boş çevirmekten hayâ eder. Yeter ki şartlarına uygun duâ edilsin! Eskiden Ankara’da zengin, itibarlı bir zat varmış. Evlenen herkes, ona danışırlarmış. (Beyim, falancanın oğlu kızımızı istedi. Verelim mi) derlermiş. Eğer kendileri uygun görürlerse, bu zat da, (Haydi hayırlı olsun) dermiş. Eğer bu evliliğe rızaları yoksa, (Emriniz başımızın üzerine. Fakat bir de kıza, dayısına, amcasına sorsak) derlermiş. Sorup gelenler şöyle dermiş: (Efendim, emriniz başımızın üzerine, ben razıyım. Fakat kız, (Beni evlendirmeye kalkarsanız, intihar ederim) diyor. Amcası ile dayısı, (Ona kız vermeyiz, evlendirilirse, kan gövdeyi götürür) diyorlar. Yine biz sizin emrinize göre hareket ederiz. İtibarlı zat da, ister istemez, (İşin içinde kan varsa, elbette olmaz. Bu işler iki tarafın rızası ile olur) dermiş. O itibarlı zat, (Herkes bize kendi isteklerini onaylatmak için geliyor. Hiç kimse bizim tavsiyemize uymuyor) diye yakınırmış. Asaletin Önemi Asâlet, diğer hasletlerle birlikte olursa kıymetlidir. Herkes Âdem aleyhisselâmdan gelmiştir. Her iyi kimsenin çocukları iyi olur, her kötünün çocukları da kötü olur diye bir kaide yoktur. Hz. Âdem’in ve Hz. Nuh’un oğlunun biri kâfir olmuştur. Nuh aleyhisselâm ile Lut aleyhisselâmın hanımı kâfir idi. Ebû Cehil kâfirinin oğlu ise, insanların en üstünlerinden, yanî sahâbî idi. Peygamber efendimizin öz amcası Ebû Lehep kâfir idi. Ana-babanızın günahkâr olmasından dolayı, sizlerin de iyi bir insan olamayacağı anlamını çıkarmanız çok yanlıştır. Allahü teâlâ, kötüden iyi, iyiden kötü yaratır. Kur’ân-ı kerîmde, birkaç yerde, (Ölüden diri, diriden ölü çıkarır) buyuruyor. (A.İmrân 27) İslâm âlimleri bu âyet-i kerîmeyi açıklarken, (Kâfirden müslüman, müslümandan kâfir yaratır) buyurmuşlardır. Bunun için, soyunuzdaki kimselerin kötü olması, sizlerin de kötü olacağını aslâ göstermez. Hepimiz Âdem aleyhisselâmdan geldik. Dînimizde ırk üstünlüğü yoktur. Allah indinde üstünlük ancak takvâ iledir. (Allah indinde en üstününüz, O’ndan en çok korkanınızdır) buyuruluyor. (Hucurât 13) Güzel huy bir asâlettir Muteber olmayan bir kitapta diyor ki: (Asâlet olmayınca, verilen terbiyenin fazla tesîri olmaz. Bakırı ne kadar silip parlatsanız, üç gün sonra gene kararmaya başlar. Sun’î parlaklık kısa bir zaman devam edebilir. Altın hiçbir zaman pas tutmaz. Silmezseniz bile parlaklığını yine muhafaza eder. Şu hâdise, asâletin ne kadar önemli olduğunu açık bir şekilde göstermektedir.) Kitap muteber olmadığı gibi, bu fikir de, Kur’ân-ı kerîme ve hadîs-i şerîflere aykırıdır. Bir kimse, asîl bir âileye mensup olmasa da, güzel huylu ise, dindar ise, onun için güzel huyu ve dindarlığı asâletten çok kıymetlidir. Hadîs-i şerîflerde buyuruldu ki: (Güzel huy gibi asâlet olmaz.) [İ.Mâce] (Kadın, malı, güzelliği, asâleti ve dindarlığı için nikâh edilir. Sen dindar olanı seç ki, maddî ve manevî nimete kavuşasın!) [Buhârî] Nasîhat ile asâletsiz insan da terbiye edilebilir. Onun için Kur’ân-ı kerîmde meâlen buyuruluyor ki: (Nasîhat et, nasîhat mü’minlere elbette fayda verir.) [Zâriyât 55] Asâletsiz olanı da terbiye etmek mümkün olmasaydı, Peygamber efendimiz,(Ahlâkınızı güzelleştirin) buyurur muydu? (İbni Lâl) Hazret-i Lokman’a sordular: - Edeb, asâlet, mal ve ilimden hangisi daha üstündür? - Edeb asâletten, ilim maldan hayırlıdır. Oğlu, Hz. Lokman’a sorar: - En iyi haslet nedir? - Dindar olmaktır. - Peki babacığım, bu haslet iki olursa? - Dindarlık ve mal sâhibi olmak. - Üç olursa? - Dindarlık, mal ve hayâ. - Dört olursa? - Dindarlık, mal, hayâ ve güzel ahlâk. - Beş olursa? - Dindarlık, mal, hayâ, güzel ahlâk ve cömertliktir. - Altı olursa? - Oğlum, bu beş haslet kimde olursa, o kimse takvâ ehli, temiz bir kimsedir, Allahü teâlânın dostudur, şeytandan uzaktır. En şerefli kimseler Kur’ân-ı kerîmde ise meâlen buyuruluyor ki: (Allah indinde en şerefliniz, takvâ ehli olanınızdır.) [Hucurât 13] [Takvâ ehli olmak, Allahtan korkup dînin emirlerine uymak ve yasak ettiklerinden kaçmak demektir.] Resûlullah sallallahü aleyhi ve sellem buyurdu ki: (Bir kızın küfvünü [dengini] bulunca, hemen evlendiriniz!) [Tirmizî] Görülüyor ki, kadını, kızı küfvüne, yanî dengine vermek lâzımdır. Küfv, erkeğin soyda, malda, din işlerinde ve şerefte kadına uygun olması demektir. Küfv demek, zengin olmak, maaşı çok olmak demek değildir. Küfv olmak, erkeğin sâlih müslüman olması, namaz kılması, içki içmemesi, yanî İslâmiyete uyması ve nafaka kazanacak kadar iş sâhibi olması demektir. Erkeğin, yalnız zengin olmasını, apartman sâhibi olmasını isteyenler, kızlarını felâkete sürüklemiş, Cehenneme atmış olurlar. Kızın da namaz kılması, başı, kolu açık sokağa çıkmaması lâzımdır. Nasîbin çıkmaması Sual: Hiçbir ahlâkî ve bedenî bir kusûrum olmadığı hâlde, yaşım otuzu geçmesine rağmen evlenemeyen bir kızım. Çevremdekiler, (evde kaldı) diye dedikodu ediyorlar. Bunda benim suçum olmadığı hâlde, bu da kaderden midir? CEVAP Cebriyye denilen bid’at fırkası, kaderi suçlar. Mu’tezile fırkası da, kaderin rolünü inkâr eder. Her şey takdîr iledir. Kaderin, iyisi, kötüsü, tatlısı, acısı, hep Allahü teâlâdandır. Kader, Allahü teâlânın, olacak şeyleri ezelde bilmesidir. Kazâ, kaderde bulunan şeyleri, zamanı gelince yaratmasıdır. Evlenmek, nasîbi çıkmak veya çıkmamak da takdîre bağlıdır. Allahü teâlâ, takdîrine göre sebepler yaratmaktadır. Meselâ bir kız duâ eder, (Yâ Rabbî, evlenmek hakkımda hayırlı ise, evlenmeyi bana nasîb eyle) der. Duâsı kabûl olursa evlenir. Evlenmek için tedbîr almak ve sebeplere yapışmak lâzımdır. Meselâ kötü birisi ile evlenip de suçu kadere yüklemek doğru değildir. Gerçek kimlik evlendikten sonra! Sual: Bir gençle gizli konuşuyoruz. Dini bilmiyor, namaz kılmıyor, fakat ben onu düzeltirim. Çünkü evlenince hepsini yaparım diyor. Annemin vasıtasıyla öğrendim, salih biri değil diye babam bu işe razı değildir. Ne yapmamı tavsiye edersiniz? CEVAP Flört döneminde, gençler açık vermemeye çalışır. Nâzik, uysal görünür. Evlendikten sonra, gerçek kimliği ortaya çıkar. (Dîni bilmiyor, namaz kılmıyor, fakat ben onu düzeltirim) diyorsunuz. Evlenince kimin kimi düzelteceği o zaman belli olur. Mâdem yaşınız küçük, önce ona din kitapları verin. Okusun, dînini öğrensin! Namaz kılmaya da başlasın. (Evlenince hepsini yaparım) demesine itibâr edilmez. Babanızın dediği gibi, şu anda onunla evlenmek uygun değildir. Dînimizde böyle kimseye fâsık denir. Kızı dengine vermek lâzımdır. Dengi demek, zengin olmak, maaşı çok olmak demek değildir. Dengi olmak, erkeğin sâlih müslüman olması, Ehl-i sünnet itikâdında olması, namaz kılması, içki içmemesi, yanî İslâmiyete uyması ve nafaka kazanacak kadar iş sâhibi olması demektir. Bu vasıftaki bir erkekle evlenmeyen kız, kendini felâkete sürüklemiş, Cehenneme atmış olur. Şir’a’daki hadîs-i şerîflerde buyuruldu ki: (Kızını fâsık bir erkekle evlendirene, her gün bin la’net iner, onun ameli ve duâsı kabûl edilmez.) (Şefâ’atime kavuşmak isteyen, kızını fâsıka vermesin!) Fâsık, dinsiz demek değildir. Açıktan günah işleyen kimse demektir. Fâsıkla evlenmek bile uygun değilken, dinsiz ile evlenmek asla caiz olmaz. Anne ve babalar, kızlarını fâsıkların, kötü kimselerin bulunduğu yere göndermemeliler. Onlar orada, uygunsuz, hatta dinsiz insanlar ile tanışabilirler. Böyle yapıp, başlarına felaket gelince, (Şimdi suç bizde mi) diyen anne babalara, elbette suça sebep sizsiniz diyoruz. İslâm dinine göre müslüman olmadan evlenilmez. (Evlenince müslüman olurum) veya (Evlenince namaz kılarım) gibi sözlere itibar edilmez. Bir baba kızını evlendireceği zaman Sual: Müslüman bir baba kızını evlendireceği zaman nelere dikkat etmeli? CEVAP Kızı dengine vermek gerekir. Dengi demek, zengin olmak, maaşı çok olmak demek değildir. Dengi olmak, erkeğin salih müslüman olması, Ehl-i sünnet itikadında olması, namaz kılması, içki içmemesi, yani islâmiyete uyması ve nafaka kazanacak kadar iş sahibi olması demektir. Kızını bu vasıfta olana vermiyen, evladını felakete sürüklemiş, Cehenneme atmış olur. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki: (Kızını fâsık bir erkekle evlendirene, her gün bin lânet iner, onun ameli ve duâsı kabul edilmez, farz ve nafilesi makbul değildir.) [Şira şerhi] [Fâsık, açıktan günah işliyen demektir. Mesela namaz kılmıyan, tesettüre riayet etmiyen fâsıktır.] (Kızını veya aile fertlerinden birini içki içene veren, onu ateşe atmış olur.) [Deylemî] (Fâsık erkekle evlenmeye razı olan kadının, kabrinden kalkarken alnında, "Allahın rahmetinden ümidini kesmiş" yazısı bulunur. Ancak şefaatimi istiyen hariç.) [M.Cinan] (Kızını evlendirmek, onu elden çıkarmak demektir. O hâlde kızınızı evlendirirken nereye verdiğinize dikkat ediniz!) [Beyhekî] (Kızını fâsıka veren, Allahü teâlânın emanetine hıyanet etmiş olur. Emanete hıyanet edenin gideceği yer, Cehennemdir.) [S. Ebediyye] (Kızını fâsıka veren kimse, melundur.) [S. Ebediyye] (Şefaatime kavuşmak isteyen kızını fâsıka vermesin!) [Şira] Sıkıntılı genç kız Sual: Radyodaki spikere, tv’deki sunucuya gönlü düşen ne yapmalıdır? Böyle birisine gönlüm düştü. Ondan başkasını gözüm görmüyor. Bunun doğru olmadığını da biliyorum, bu sıkıntıdan kurtulmak için ne yapayım? Ne derseniz yapacağım. CEVAP Birisine gönlünü kaptıran genç, kendisine verilecek nasîhatı, deli saçması kabûl eder. Onun için Peygamber efendimiz, (Sevgi insanı sağır ve kör eder) buyurmuştur. Sağıra ne anlatsanız duymaz, köre de ne gösterseniz görmez. Adresiniz olsaydı, özel birkaç tavsiyemiz olurdu. Radyodaki spikere, tv’deki sunucuya gönlü düşen ne yapmalıdır? Tabîr câizse, feleğin çemberinden geçmiş, acı tecrübeler kazanmış, his değil, aklı ile karar veren müslüman yaşlı kimselerin nasîhatlerine kulak vermek gerekir. (Bu sıkıntıdan kurtulmak için ne derseniz yapacağım) diyorsunuz. Onu hatırlatacak şeylerden uzak durmalı, onun kanalını hiç açmamalıdır. Gözden uzak olunca, gönülden de uzak olur. Tecrübeler gösteriyor ki, bu cins ateşler, zamanla külleniyor. (Ondan başkasını gözüm görmüyor) deseniz de, daha başkalarını göreceğiniz günler gelir. Onlar için de aynı şeyleri söylersiniz. Ana-babanızla ve kardeşlerinizle iyi geçinmeye çalışın! Kendinize faydalı bir meşgale bulun! Bir işi olan kimse, başka işleri unutabilir. Bu yaşta, genelde çok kimse, sizin gibi olur. Çok gençsiniz, birkaç sene sonra bu hâlinize gülecek ve belki de bize hak vereceksiniz. Evlenene kadar Sual: Herhangi bir sebeple evlenemeyen genç, günah işlememek için ne yapmalı? Evlenirken kızda hangi özellik aranır? Ahireti kazanmak için zenginlik şart mıdır? CEVAP Evlenene kadar sık sık oruç tutmanız iyi olur. Çünkü Peygamber efendimiz, (Evlenmeye gücü yeten evlensin! Evlenmek gözü haramdan korur. Herhangi bir sebeple evlenemiyen oruç tutsun! Çünkü oruç şehveti kırar) buyurmuştur. (Diyâ) Evlenirken sâliha olanını aramalıdır! Hadîs-i şerîfte buyuruldu ki: (Sâliha bir kadına kavuşan, dînin yarısını korumuş olur. Geri kalan yarısında da Allahtan korksun!) [Taberânî] Âhıreti kazanmak için zenginlik mutlaka şart değildir. Bir kimse, namaz ve oruçtan başka ibâdet edemediğini, parası olmadığı için zekât, sadaka veremediğini ve hacca gidemediğini, hayır hasenât yapamadığını, hâlinin, ne olacağını arz edince, Peygamber efendimiz, (Eğer kalbini riyâ ve hasetten, dilini gıybet ve yalandan, gözünü nâmahremden ve halka hakâretle bakmaktan korursan, Cennette benimle olursun) buyurmuştur. İffet ve hayânın önemi Sual: İffet ve hayanın önemi nedir? CEVAP Allahü teâlâ, insan neslinin devamı için, erkek ve kadını birbirine karşı câzip kılmıştır. Aynı zamanda, bu kuvvetli duygu karşısında, insanları, dünyada çetin bir imtihâna tâbi’ tutmuştur. Dünyadaki kısa ömrümüz içinde, en zor imtihân iffet imtihânıdır. Bu imtihânda kazanan bir insan, dünya ve âhıretin kahramânıdır. İnsanların kusûrsuz olması veya insanın düşüklüğü, daha ziyâde iffet işinde belli olur. Allahü teâlâ, Kur’ân-ı kerîmin birçok yerinde, iffetini muhâfaza edenlere, büyük mükâfâtlar vaad etmiş, iffetini muhâfaza etmeyenlere de, Cehennem azâbını göstermiş, iffetsizleri, bir insânı öldüren bir câni ile bir tutmuştur. Mü’minlerin vasfını anlatırken de buyuruyor ki: (Mü’minler, namazlarını hûşû içinde kılar, boş, lüzûmsuz şeylerden yüz çevirir, zekâtlarını verir, iffetlerini korur, emânet ve ahidlerine riâyet eder.) [Mü’minûn 1-8] İffetli kimse, hayâ sâhibidir, yanî günâh işlemeye utanır. Hayâ sâhibi olmanın önemi büyüktür. Bu husûstaki birkaç hadîs-i şerîf: (Hayâ îmândandır.) [Buhârî] (Hayâsı olmıyanın îmânı da olmaz. Îmânsız da Cennete giremez.) [Deylemî] (Hayâ azlığı küfürdendir.) [Hâkim] (Hayâ, iffet, dile sahip olmak ve akıl îmândan; cimrilik, müstehcenlik, çirkin söz ve hayâsızlık nifâktandır.) [Beyhekî] İffet, yanî nâmûs ne kadar önemli ise, nâmûssuzluk da o kadar kötüdür. Nâmûsun önemi hakkındaki hadîs-i şerîflerin birkaçı şöyledir: (İyi bilin ki, nâmûsunu koruyana Cennet vardır.) [Hâkim] (Zinâdan korunan müslüman Cennete girer.) [Beyhekî] (Kötülükten korunmak için, nikâhlı yaşayın ve iffetli olun!) [İbni Asâkir] (Başkasının karısını kızını ayartan bizden değildir.) [Hâkim, İ.Ahmed] (Bir kadın, beş vakit namazını kılar, nâmûsunu korur, kocası ile iyi geçinirse, dilediği kapıdan Cennete girer.) [İ. Hibbân] (Şu altı şeyi yapanın Cennete girmesine kefilim: Doğru konuşan, verdiği sözü yerine getiren, emânete riâyet eden, nâmûsunu koruyan, gözlerini harâmdan sakınan, ellerini kötülükten çeken.) [İ.Ahmed] (Hayâ on kısımdır. Dokuzu kadında, biri erkektedir) hadîs-i şerîfinde de bildirildiği gibi, kadınların hayâsı erkeklerden çoktur. Öyle olmasaydı, çok çirkin işler meydana çıkardı. Din düşmanları bunu bildikleri için, daha çocukken kadınlardan hayâyı kaldırmaya çalışıyorlar. Hayâsız bir toplum meydana getirmeye çalışıyorlar. Müslüman kadını hayâlı olmaya devam etmelidir. Hadîs-i şerîfte, (Hayâ güzeldir, fakat kadında daha güzeldir) buyuruldu. (Deylemî) İnsan günâhlarının çoğu, iffet konusu içindedir. İffet, bir genç kızın veya kadının, değeri para ile ölçülemeyen bir mücevheridir. Bu mücevheri ele geçirmek için, Allahü teâlâdan korkmayan her erkek, bütün şeytânlığını kullanır. Ele geçirdikten sonra, maksadına erişmiştir. Artık o, mücevherlikten çıkmış, âdî bir taş olmuştur. Sokağa atılıverir. Bu alış-verişte, erkek, bir nâmûs hırsızıdır. Kadın ise, mücevherini çaldırmış, bir zavallıdır. İffetsiz insan, Allahü teâlânın indinde günâhkâr olduğu gibi, insan topluluğu içinde de, günâhkâr ve şerefsizdir. Bir fâhişenin toplumdaki haysiyet ve i’tibârı ile bir köpeğin i’tibârı arasında hiçbir fark yok gibidir. Erkeklik ve dişilik duyguları, insanlarda da, hayvanda da vardır. Hayvanlarda utanma hissi olmadığı için, onlar, bu duygularını gizlemez. İnsan ise, şeref ve haysiyet duygularına sâhip olduğu için, erkeklik ve dişilik hislerine karşı meşrû’ yol arar. Bir insanın ve bir âilenin şerefi ve itibârı, bu duygu karşısındaki tutumu ile ölçülür. Zengin ve çok güzel bir kadın, eğer iffetsiz ise, şerefi yoktur, itibârı kırıktır. Fakîr ve afîf bir kadın ise, her yerde, her zaman itibârlıdır, hürmete lâyıktır. Bunlar, normal ve temiz bir toplumun iffet ölçüleridir. İffet kâidelerini ayaklar altına almış azgın bir hayvan sürüsü gibi, yalnız hayvânî hisleri peşinde koşan insan topluluğu, bu sözlerle alay eder. Onlara sözümüz yoktur. Dünyadaki pek çok rezâletler, cinâyetler, iffetsizlik yüzünden meydâna gelmektedir. İnsanların pek çoğu, iffetsizliğin fenâlıklarını bildikleri hâlde, kendilerini bu fenâ yollara sapmaktan alıkoyamaz. Bu kuvvetli duygu karşısında, onları selâmet yoluna çıkaracak çâre, terbiye ve ahlâk meselesidir. Din, ahlâk demektir. Hakîkaten Allahü teâlâdan korkan bir insan iffetsiz olamaz. O hâlde, çocuklarımıza Allah korkusunu öğretmeye çalışmak, bizim için en başta gelen vazîfedir. Allahtan korkmak için, Allahü teâlâyı iyi bilmek lâzımdır. Allahü teâlâyı bilmek için, O’nun büyüklüğünü ve sıfatlarını öğrenmek mecbûriyetindeyiz. Durup dururken, Allah korkusu meydâna gelmez. Allahtan korkmak da, bir bilgi, bir çalışma ve bir gayret işidir. Eşini kıskanmak Sual: Karı-kocadan birinin eşini kıskanmasında bir sakınca var mıdır? CEVAP Sosyetik çevrelerde kıskanmayı ayıp gibi, çağ dışı gibi göstermeye çalışıyorlar. Gayûr olmak, yanî nâmûsunu korumak için, meşrû hudutlar içinde kıskançlık göstermek dînimizin emridir. Hadîs-i şerîflerde buyuruldu ki: (Mü’min gayûr olur. Allahü teâlâ ise daha gayûrdur.) [Müslim] (Allahtan daha gayûru yoktur ve bunun için fuhşu yasaklamıştır.) [Buhârî] (Nâmûs gayreti îmândan, kadın-erkek bir arada eğlenmek de nifâktandır.) [Deylemî] Nâmûsunu kıskanmayana deyyûs denir. Deyyûslar için hadîs-i şerîflerde buyuruldu ki: (Allahü teâlâ, Cenneti yaratınca, “Cimri, sana giremez, deyyûs senin kokunu bile duyamaz” buyurdu.) [Deylemî] (İçki içene, ana-babasına âsi olan kimseye ve deyyûsa, Cennete girmek harâmdır.) [İ.Ahmed] Bu büyük günâhları işleyen kimsenin zerre kadar da olsa îmânı varsa, günâhlarının cezâsını çektikten sonra Cennete gider. Fakat günâhlar insanı küfre sürüklediği için, bu günâhlara devam etmek büyük felâkete yol açar. Zararın neresinden dönülürse kârdır. Bir an önce tövbe edip günâhlardan sıyrılmalıdır. Tövbe eden, hiç günâh işlememiş gibi olur. Kadının, kumasını da kıskanması normaldir. Fakat kıskançlığını açığa vurarak meşrû sınırı aşmamalıdır. (Allahü teâlâ, kıskançlığı kadınlara ve cihâdı erkeklere yükledi. Hangi kadın, bu emre îmân ederek sabrederse, şehîd olan mücâhid kadar sevâb kazanır) hadîs-i şerîfinde de, kadınların sabır göstermelerine işâret buyurulmaktadır. Kadın, hem kıskanacak, hem de buna katlanacaktır. İşte bu büyük fedâkârlık, erkeklerin cihâdı gibi tutulmuştur. Çeşitli hükümler Soru: Evlilikle ilgili meselelerde diğer hak mezheplerimizdeki hükümler hakkında da bilgi verir misiniz? CEVAP İki kişinin yanında bir erkek, bir kıza, (Bu benim hanımım) dese, kız da bunu tasdik etse, üç mezhepte nikah sahih olur, Mâlikî’de sahih olmaz. Baba evlenmek isteyince, Hanefî’de ve Mâlikî ’de, oğlu babasını evlendirmeye mecbûr değil ise de iyi olur. Şâfiî ve Hanbelî’de, mecburdur. Üç mezhepte şâhitsiz nikâh sahih olmaz ve gizli tutulmaları câiz olur. Mâlikî’de, şahitsiz nikah sahih olur ise de, tanıdıklara duyurmak lâzımdır. Şâfiî’de ve Hanbelî’de iki şâhidin âdil erkek olmaları lâzımdır. Hanefî’de bir erkekle iki kadın fâsıkın şâhitlikleri ile sahih olur. Üç mezhepte, Müslüman erkekle zimminin nikâhında iki şâhidin Müslüman olmaları lâzımdır. Hanefî ’de, ikisi de zimmi olabilir. Şâfiî’de ve Hanbelî’de, tezvîc veya nikâh kelimelerini söylemek şarttır. Hanefî’de temlîki bildiren her kelimeyi söylemekle sahih olur. Mâlikî’de, Hanefî gibi ise de, mehri de söylemek lâzımdır. Hanbelî’de kadın ve velîleri razı olunca, küfvün gayrısı ile evlenemez. Diğer üç mezhepte evlenebilir. [Küfüv, erkeğin kadına denk olması demektir.] Şâfiî ’de, küfüv, nesepte, sanatta, dinde, ayıpsız olmakta ve hürriyette şarttır. Mâlikî’de küfv yalnız dinde olur. Hanefî’de dinde, nesepte ve malda olur. Hanbelî’de dinde ve sanatta olur. Zina eden kadınla evlenmek üç mezhepte caiz, Hanbelî’de, tövbe etmeden önce nikahı haramdır. Cin ile evlenmek, Şâfiî’de caiz, Hanefî’de caiz değildir. Cinlerin çoğalması gaz [hava] iledir. Bundan dolayı, cin ile evlenmek, hakiki evlenmek değildir. Boşamayı mülke bağlamak, Hanefî ve Mâlikî de câiz. Şâfiî ve Hanbelî’de câiz değildir. Hanbelî’de, bir kavilde her yaşta süt emen, süt kardeş olur. Şâfiî’de, iki yaşından yukarı iken emen, süt kardeş olmaz. İmam-ı azama göre, 30 aydan, Malikî’ye göre 26 aydan sonra emen süt çocuğu olmaz. Hanefî ve Mâlikî’de bir defa, bir yudum emmekle süt kardeş olur. Şâfiî’de ve Hanbelî’de ise ayrı ayrı 5 kere doya doya emmesi gerekir. Dinimizde ırk ayrımı yoktur Sual: Tesettüre riayet eden, namazlarını kılan müslüman bir çingene kızıyım. Müslüman bir Türkle evleneceğim. Fakat babam, ırk ayrımı yapıyor, (ileride sorun çıkar diyor). Dinimizde ırk ayrımı var mıdır? CEVAP Dinimizde ırk ayrımı yoktur. İkiniz de İslamiyetin emirlerine uyduğunuza göre, hiç bir sorun çıkmaz. Evlenmeniz çok iyi olur. Sual: 1-Çingenelerle evlenilmesi ve onlarla aile kuran kişiye Allah lanet ettiği söyleniyor.. CEVAP Öyle bir şey yok. En azılı kafir dahi tövbe edince müslüman olur. Makbul bir kul olur. 2-Aynı zamanda bu insanlar ömürleri boyunca hiç yıkanmaz ve de sürekli cünüp olarak dolaştıkları hakkında duyumlar aldım. CEVAP Günümüzde Türkler arasında da öyle cünüp gezenler var. Çingenelerin müslüman olanları öyle değildir. 3-Bu insanlar sürekli göçebe hayatı yaşıyorlar, onların kalplerinde hiç mi vatan yer yurt sevgisi yok? Hocam bu ve bunun gibi çok değişik, doğruluğu hakkında hiç bir şey bilmediğim şeyler söyleniyor. Fakat bana anlatılan bu olaylarda Allahın bu insanlara lanet etmesi olayı çok dikkatimi çekti ve biraz da yalancılık hissine kapıldım.Çünkü bu insanlarda Allahın yarattığı kullarından ve aynı zamanda Allah bütün kullarına kıyamet kopuncaya denk mağfiret kapılarını açık tutacağını bildiriyor... CEVAP Hepsi Allahın kullarıdır. Kâfirler cezalarını çekecektir. Sual: Benim sorum Çerkezler ile ilgili olacak. Genel olarak dini inanışları nasıldır? Hanefi mezhebine mi mensuplar? Bizlerle uyuşmayan bir yönleri var mıdır (din konusunda)? Kızları konusunda da bildikleriniz var mı? Genel bilgi verirseniz sevinirim. CEVAP Çerkez kızı ile mi evlenmek istiyorsunuz? Tanıdığım çok çerkez vardır. Çerkezler müslüman, hanefi mezhebinde kimselerdir. Türklerin arasında dinsiz kimseler oluğu gibi onların arasında da kötü kimseler çıkabilir. Dinde ırk üstünlüğü yoktur. Hangi ırktan olursa olsun iyi kimseler iyidir. Hurmet-i musahere nedir? Sual: Yayınlarınızdan bir kitapta, hurmet-i musahereyi okudum. Bunun mahiyeti nedir? CEVAP Hurmet-i musahere, herhangi bir kadına, unutarak ve yanılarak da olsa şehvetle dokunmakla hasıl olan durumdur. Bir kadının herhangi bir yerine şehvetle dokunmak, unutarak ve yanılarak bile olsa, (Hurmet-i musahere)ye sebep olur. Yani o kadının neseb ile ve süt ile olan anası ve kızları ile, torunları ile o erkeğin evlenmesi, kızın da, oğlanın oğlu ve torunları ile ve babası ile evlenmesi ebedi haram olur. Mesela, bir erkek, kayınvalidesinin elini öperken şehvetlense, hurmet-i musahere vaki olur. Hanımı kendisine ebedi haram olur. Bir gelin de kayınpederinin elini öperken veya başka şekilde dokununca şehvet hasıl olursa yine hurmet-i musahere hasıl olur. Yani bu kadına kocası ebedi haram olur. Bir baba ile kızı veya torunu yahut bir anne ile oğlu veya torunu arasında hurmet-i musahere olursa, karı-koca birbirine ebedi haram olur. (Bezzâziyye) Şafiî mezhebinde hurmet-i musahere yoktur. Evli hanefiler arasında hurmet-i musahere olursa, sadece nikah ve talakta Şafiî mezhebine göre nikahlarını tazelemeleri gerekir. Böyle bir ihtiyaç halinde başka bir mezhebi taklid caiz ve gerekir. (Hadika) Sual: Bir anne oğlunu, bir baba kızını kucaklayıp sevebilir mi? Bir ölçüsü var mıdır? CEVAP Bir anne, büyük de olsa oğlunu kucaklayabilir. Ancak insanlık îcâbı, hiç düşünmediği hâlde, bir şehvet hâsıl olursa hurmet-i musâhere denilen durum ortaya çıkar. Kayınvâlide de dâmâdını kucaklarken şehvet hâsıl olursa yine hurmet-i musâhere olur. Anne ve kayınvâlidede bir şey olmayıp oğlunda veya dâmâdında şehvet hâsıl olursa yine hurmet-i musâhere olur. Yedi yaşından büyük, gösterişli kız ile de, hurmet-i musâhere olur. 15 yaşındaki kız, yüz yaşındaki dedesi ile de hurmet-i musâhere olabilir. Kızın ve ihtiyârların şehveti, kalbinin meyletmesi demektir. Hurmet-i musâhere gibi herhangi bir tehlikeyi önlemek için, anne oğlunu, baba kızını severken dikkatli olmalıdır. Çocukların ana-babalarının ellerini öpmeleri kâfidir. Hurmet-i musâhere, ana-baba ile olduğu gibi yabancı insanlarla da olur. Meselâ herhangi bir yabancı kadına şehvetle dokunmak, unutarak veya yanılarak bile olsa, hurmet-i musâhereye sebep olur. Yanî o kadının anası ile ve kızları ile o erkeğin evlenmesi Hanefî ve Hanbelî mezhebine göre harâmdır. Bir kız da, bir erkeğe şehvetle dokunsa, o erkeğin babası ve oğlu ile evlenmesi harâm olur. Sual: 80 yaşındaki deli ile de hurmet-i musâhere olur mu? CEVAP Evet. Sual:Uzaktan bir akrabamın kızı ile evleniyorum. Evimize geldiklerinde annesinin elini mecburen öpmek zorunda kalıyorum. Hürmeti musahereden çok korkuyorum. Onun için, daha elimi uzatmadan kendimi iyice şartlandırıyorum. Kesinlikle şehevi bir şey hissetmemeliyim diye. Zaten normalde de böyle bir şeyi asla düşünemem. Tüm bunlara rağmen, annesinin elini öptüğümde hissetmişim gibi oluyor. Bazen hiç farkında bile olmuyorum ki daha sonra aklıma geliyor, böyle bir şey olmadığı için seviniyorum. Kendimi bu kadar zorlamama ve şartlandırmama rağmen hala şüpheleniyorsam acaba bu sadece vesvese midir? Bunu nasıl anlayabilirim? Şayet evlenirsem, bu durumda ne yapmalıyım? Eğer hurmeti musahere olduysa çare nedir? Ve, elini öpmekten kurtuluş olmadığına göre, hurmeti musahereden kurtulmanın bir yolu var mıdır efendim? CEVAP Sizinki vesvesedir. El öpmekle hemen hurmet-i musahere olmaz. İyice şehvetlenmen lazımdır. Şayet öyle bir iş olursa, onun da kolayı vardır. Kendinizi sıkmanıza, vesvese etmenize gerek yoktur. Sual: Hurmeti musahere olması için iki tarafın baliğ olması şart mı? CEVAP Şart değildir. Gösterişli olması büluğ gibidir. Sual: (Unutarak da olsa hurmet-i musahere olur) daki unutmak nedir? CEVAP Hurmet-i musahereyi bildiği halde, hatırlamamak. Sual: Elbise üzerinden dokunmakla hurmet-i musahere olur mu? CEVAP Vücudun sıcaklığı hissedilecek derecede ince ise olur. Sual: Hurmet-i musaherede, hanımın anneannesi, annesi gibi mi? CEVAP Evet. Sual: Hanıma şehvetliyken kızım elimi tutsa, H.musahere olur mu? CEVAP Hayır. Sual: Hürmet-i musahere için hanımın süt kızı, kendi kızım gibi mi? CEVAP Evet. Sual: Hurmet-i musahere şüphesiyle şafiiyi taklid caiz olur mu? CEVAP Vesvese zamanında mezheb taklidine lüzum yoktur. Sual: Hurmet-i musahere olan kadınla, halvet de haram mı? CEVAP Elbette haramdır. Sual: Hurmet-i musahere sebebiyle şafiiye göre nikahlanan, şafiiye mi geçer, yoksa sadece nikah ve talakta mı taklid eder? CEVAP Sadece nikah ve talakta taklid eder. Tüp bebek Sual: Çocuğu olmayan karı-kocanın, tüp bebek usûlü ile, çocuk sâhibi olmaları câiz midir? CEVAP Allahü teâlâdan çocuk talep etmeyi teşvik buyuran hadîs-i şerîfler çoktur. Çocuğu olmayan karı-kocanın, Silsile-i aliyyeyi [Büyük islâm âlimlerini] vâsıta yaparak, duâ etmeleri ve meşru sebeplere sarılmaları lâzımdır. Karı-kocadan alınan materyaller, tüpte ilkâh vâki olduktan sonra, rahme konuyor. Buna (sun’î ilkâh) veya (tüp bebek) deniyor. Bu câizdir. Ancak, haram işlemeden yapılmalıdır. (İslâm Ahlâkı) Sual: Çocuksuz doktor, hanımından yumurta alıp, kendi spermi ile tüpte döllese caiz mi? CEVAP Evet caizdir. Sual: İki evli doktor, çocuğu olmayan hanımına, ötekinden döllenmiş yumurta koysa, caiz mi? CEVAP Çocuk, ötekinin olacağı için lüzumsuzdur. Sual: Tüp bebekte, materyal bazen yurt dışında olduğu gibi kiralık anneden alınsa veya tersine, kiralık baba yani sperm bankasından alınsa, çocuk piç mi olur? CEVAP Tüp bebek nikahlı karı kocadan olursa caizdir. Avrupadaki gibi kiralık anneden veya sperm bankasından alınırsa çocuk piç olur. Çocuğun kan grubunun ana babasınınkine benzemesi Sual: Bir çocuğun kan grubunun ana-babasına benzemediği de olur mu? CEVAP Çocuğun kan grubu, baba veya anasınınkine benzer. Bazan her ikisine de benzer veya her ikisine de benzemez. Eğer çocuğun kan grubu, ana-babasının kan grubundan başka türlü olmasaydı, yeryüzünde yalnız iki çeşit kan grubu bulunurdu. Çünkü bütün insanlar, bir erkekle bir kadından meydana gelmişlerdir. Âdem aleyhisselamın kan grubu (A), Hz. Havva validemizin kan grubu (B) ise, (A) grubunda, (B) grubunda ve (AB) grubunda çocukları olacağı gibi, 0 (Sıfır) grubunda da çocukları olabilir. Çünkü A ve B nin yarısı 0 (Sıfır) genini taşır. Hamilelik, lohusalık, narkoz, radyoterapi ve arsenikli ilaçlar bazan kan grubunu değiştirir. Bir insanın kan grubu değişince anasının da, babasının da kan grubuna benzemeyebilir. Bu bakımdan aynı ana-babadan meydana gelen çocukların kan grupları iki çeşit değildir. Kan grupları sistemler şeklinde incelenmektedir. Mesela, ABO, Rh sistemi gibi başka kan grubu sistemleri de bilinmektedir. Daha başka bilinmeyenlerin de bulunduğu söylenmektedir. Her kan grubu sistemi, diğer sistemlerden müstakil olarak çalışmaktadır. Tıbbi tatbikatta, yani hastalık ve tedaviyi ilgilendiren kan grubu uyuşmazlıklarında herkesin bildiği yukarıdaki ABO ve Rh sistemleri önemlidir. Dört Çeşit Kan Grubu ABO sisteminde dört çeşit kan grubu vardır: 1- Sıfır (0) grubunda, kişiler 0 ve 0 genlerini taşır ve homozigottur. (İki geni aynı.) 2- A grubundakinin genleri, A ve O dır. (Heterozigot, yani iki geni farklı veya A ve A dır. (Homozigot.) 3- B grubundakiler, ya B ve B dir. (Homozigot) veya B ve 0 dır. (Heterozigot.) 4- AB grubundakinin genleri ise, A ve B dir. (Heterozigot.) Mesela, A grubundaki heterozigot bir spermin yarısı A, yarısı da 0 genini taşır. B grubundaki heterozigot yumurtanın yarısı B, yarısı da 0 genini taşır. Bu vasfa haiz kimseler, evlendiklerinde aşağıdaki şemada görüldüğü gibi, AB0 sisteminin dört grubunda da, yani A, B AB, 0 gruplarında da çocukları olabilir. EŞLER ÇOCUKLAR 1- {A A0 - A 0 B0 - B 2- {B AB - AB 0 00 - 0 Bunu açıklayalım! 1- Birinin A genini taşıyan yumurta veya sperm, diğerinin 0 genini taşıyan üreme elamanı ile bir embriyon yaparsa bundan A grubunda çocuk olur. 2- B geni 0 ile birleşince B grubunda, 3- A geni B geni ile birleşince AB grubunda, 4- 0 geni 0 geni ile birleşince 0 grubunda çocuk veya çocuklar olur. Rh sisteminde de Rh (+) olan bir kimse, heterozigot ise, yani genlerinden biri (+), diğeri (-) ise, kan grubu Rh (-) olan biri ile evlenince, çocukların kan grubu Rh (+) da olabilir, Rh (-) de olabilir. Yukarıdaki sistemde genlerin A,B ve (+) genleri, 0 ve (-) genlere karşı baskın (Dominant) olup, onların özelliklerini örter. Diğer kan grubu sistemlerinde de durum böyledir. Gelin kaynana meselesi Sual: Bir çocuklu evli bir erkeğim. Hanımım kapalı ve namazını kılıyor. Fakat anam babam hanımımı istemiyorlar, hep ona hakaret ediyorlar. Ben de, hanıma anam babamla iyi geçin diyorum, anamı babamı üzgün görünce hanımıma kızıyor, vuruyorum. Baktım bu iş böyle gitmeyecek nihayet hanımı götürüp çocuğumla birlikte ana babasının evine bıraktım. Ne tavsiye edersiniz? CEVAP Kapalı ve namazını kılan bir hanım büyük nimettir. Nimetin kıymetini bilmezseniz elinizden çıkar. Gelin kaynana meselesi yeni değildir. Bunun çözümü evler ayrı olmalıdır. Eğer gelin kaynana kavga ediyorlarsa hiç görüştürmemek daha uygun olur. Ana babanın isteği ile hanım dövülmez, hanım bırakılmaz. Sizinki çok yanlış. Peygamber efendimiz buyuruyor ki: (Bir mümin, hanımına kızmasın! Kötü huyu varsa, iyi huyu da olur.) [Müslim] (Kadın, zayıf yaratılışlıdır. Zayıflığını susarak yenin! Evdeki kusurlarını görmemeye çalışın!) [İbni Lal] (Müslümanların iman yönünden en üstünü, ahlâkı en güzel olanı, hanımına, en iyi, en lütufkar davranandır.) [Tirimizi] (Müslümanların en iyisi, en faydalısı, hanımına en iyi, en faydalı olandır. Sizin aranızda hanımına karşı en iyi, en hayırlı, en faydalı olan benim.) [Nesâî] (Kadınlarınıza eziyet etmeyin! Onlar, Allahın sizlere emanetidir. Onlara yumuşak olun, iyilik edin!) [Müslim] (Hanımına güler yüzle bakan erkeğin defterine bir köle azad etmiş sevabı yazılır.) [R. Nasıhin] (Hanımının ve çocuklarının haklarını ifa etmiyenin namazları, oruçları kabul olmaz.) [Mürşid-ün-nisa] (Haksız olarak hanımını dövenin, Kıyamette hasmı ben olurum. Hanımını döven, Allah ve Resulüne asi olur.) [R.Nasıhin] Eve gelince hanımına selam verip hatırını sormalı, üzüntü ve sevincine ortak olmalıdır. Çünkü, o başkalarından ümitsiz ve yalnız kendisine alışmış bulunan dostu, dert ortağı, kendini neşelendiricisi, çocuklarının yetiştiricisi ve çeşitli ihtiyaçlarının gidericisidir. (İyi kadınlar, Allaha itaat eder ve kocalarının haklarını gözetir. Kocaları yokken, onların namuslarını ve mallarını, Allahın yardımı ile korurlar.) [Nisa 34] Erkek, hep kendini kusurlu görmeli, (Ben iyi olsaydım, o böyle olmazdı) diye düşünmelidir. Hanımının iyiliğini, iffetini Allahü teâlânın büyük nimeti bilmelidir. Onun huysuzluklarına iyilikle muamele etmeli, iyiliği çoğalıp, her işi seve seve yapınca, ona duâ etmeli ve Allahü teâlâya şükretmelidir. Çünkü, uygun bir kadın büyük bir nimettir. İyi davranmak, sadece hanımı üzmemek değildir. Onun verdiği sıkıntılara da katlanmak demektir. Hadis-i şerifte buyuruldu ki: (Hanımının kötü huylarına katlanan erkek, belâlara sabreden Hz. Eyyüb gibi mükâfatlara kavuşur.) [İ.Gazali] İyi müslüman olmak için hanım ile iyi geçinmek şarttır. Kur'an-ı kerimde de, (Onlarla iyi, güzel geçinin!) buyuruluyor. (Nisa 19) İstihare nasıl yapılır Sual: İstihare nasıl yapılır? CEVAP Önce günahlardan tövbe edilir. Tövbe için kısaca, "Ya Rabbi! Büluğ anımdan şimdiye kadar yaptığım günahlara pişman oldum. Bundan sonra da, inşaallah hiç günah işlememeye söz veriyorum" denir. Sonra gusledilir. Gusülden sonra, o gece (istihareye niyet ettim) diyerek iki rekat nafile namaz kılınır. İlk rekatte Kâfirun, ikinci rekatte İhlas okunur. İstihare namazından sonra su duâ okunur: (Allahümme innî estehirüke bi-ilmike ve estakdirüke bi-kudretike ve eselüke min fadlikelazım fe inneke takdirü ve la akdirü ve tâlemü vela âlemü ve ente allamül-ğuyub) Yedi gece devam edilir. İstihare başkasına yaptırılmaz. İstihareden sonra, abdestli olarak, kıbleye dönüp yatılır. Rüyada beyaz veya yeşil görmek hayra, siyah veya kırmızı görmek şerre alametdir. 7 gün istihareden sonra, rüyada bir şey görülmezse, kalbe bakılır. O işi yapmak arzusu varsa, o işe karar verilir. Sual: Başkası bizim adımıza istihare yapabilir mi? CEVAP İstihareyi herkesin kendi yapması gerekir. İstihâre yapmasını öğrenmeli, bu sünneti kendisi îfâ etmelidir. Bedenle yapılan ibâdetleri başkasına yaptırmak câiz değildir. Sual: İstihareye yatmak gerçekten karar vermemizde bizlere yardımcı olabilecek bir olay mı? Yani dinimizde böyle birşey var mı yoksa halk arasında söylenen bir adet gibi birşey mi? Gerçekten ilerisi için yapmak istediğimiz olaylar hakkında evlenirken veya ev araba alırken istihareye yatmamız doğru olur mu? CEVAP İstihare sünnettir. Danışacak yeri olmayan istihareye yapmalıdır. Evlenmeden önce, birkaç defa istihare etmeli, Hak teâlâya sığınmalıdır. Nefsin ve kötü kimselerin araya katılmasından koruması için, yalvarmalıdır. Salih, güvenilir kimselerle istişareden sonra, istihare yapmalıdır. Bir muradı olan kimse, abdest alır, temiz bir yere oturur, üç defa salevat-ı şerife okur, sonra her birine Besmele çekerek on Fatiha, sonra onbir İhlas okur, sonra üç defa salevat okur. Sonra sağ yanı üzere, yüzü kıbleye karşı olarak ve sağ elini sağ yanağı altına koyarak yatar, niyet ettiği şeyin iyi veya kötü olacağını bi-iznillah rüyada görür. (Fetava-i Karı-ül-hidaye) İstihare Namazı Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki: (Mutluluk, istihare namazı kılmakla gerçekleşir.) [Hakim] (İstiharede bulunmak ve kadere rıza göstermek kişinin mutlu olacağına, bunun aksi ise, kişinin mutsuz olacağına alamettir.) [Tirmizî] (Bir işe başlıyacağınız veya birşeyden kurtulmak istediğiniz zaman, iki rekat nafile namaz kılıp [aşağıda bildirilen Arapça duâyı okuyarak] "Eğer bu işim [Mesela şununla evlenmem] dünya ve ahiretim için hayırlı ise, bunu bana mübarek eyle. Eğer hakkımda hayırlı değilse, onu benden uzaklaştır ve hayırlı olanı bana kolaylaştır. Beni kazana rıza gösterenlerden eyle, Ya Erhamerrahimin" demelidir.) Sual: Gündüz istihareye yatmak caiz mi? CEVAP Evet. Müt’a nikahı haramdır Sual: Dinimizde "müt'a" nikahı var mı? CEVAP Müt'a nikâhı dört mezhepte de haramdır. Müt'a nikâhı, şâhitsiz olarak bir kadına belli para verip, belli zaman için berâber yaşamayı sözleşmek demektir. Müt'a nikâhının haram olduğunda bütün âlimlerin sözbirliği bulunduğu, (Mîzân-ül-kübrâ)da ve (İbni Âbidîn)de yazılıdır. İmami Taberânî bildiriyor ki, Abdüllah ibni Abbâs (Müt'a nikâhı önce helâl idi. Fakat, (Analarınız, size haramdır) meâlindeki âyet-i kerime geldikten sonra, haram edildi. Müminûn sûresinin (Ancak zevceleriniz ve sahip olduğunuz câriyeleriniz helâldir) meâlindeki âyet-i kerimesi, müt'a nikâhının haram edildiğini kuvvetle bildiriyor. Çünkü, bu âyetten yalnız zevcelerin ve câriyelerin helâl olup, başkalarının haram olduğu anlaşılmaktadır) demiştir. Müt'a nikâhının haram olduğunu, Hz. Ali de içinde olmak üzere, birçok Sahâbî-yi kiram bildirmiştir. Buhârîyi şerif kitabinda (Hz. Ali, Abdüllah ibni Abbâsa, Resûlullah, Hayber gazâsında, müt'a nikâhını ve eşek eti yemesini yasak etti, buyurmuştur) yazılıdır. Bundan başka, (Müslim-i şerif) kitabında ve İbni Mâcenin kitabında, Peygamber efendimizin (Ey müslümanlar! Kadınlar ile müt'a nikâhı yapmanıza izin vermiştim. Fakat, şimdi bunu, Allahü teâlâ haram etti. Kimin yanında böyle kadın varsa, onu salıversin ve ona vermiş olduğu malı geri almasın!) buyurduğu yazılıdır. Bütün tefsîrler ve fikh kitapları diyor ki, Nisâ sûresi, 24.âyetinin (İstimta' ettiğiniz kadınların ücretini veriniz) meâl-i âlîsi, müt'a nikâhı için değildir. Nikâhtaki mehr parasını vermek içindir. Meselâ (Beydâvî tefsîri) ve bunun hâşiyesi (Şeyhzâde tefsîri) ikinci cilt, 26. sayfada, yukarıdaki âyetin tefsîrinde buyuruyor ki: (Bu âyet-i kerime, sahih olan nikâhı bildirmektedir. Müt'a nikâhının mubâh olmasını göstermiyor. Nitekim mehr parasını emrediyor. Müt'a nikâhı, önce mubâh olmuştu. Sonra yasak edildi. İslâmiyette belli bir zaman için nikâh yapmak yoktur.) Mehir nedir? Sual: Mehir nedir? Dinimizde mehrin önemi nedir? CEVAP Mehir, erkeğin evlenirken kıza vermesi gereken altın, mal veya bir menfaattir. Mehrin altın olması şart değildir. Herhangi bir mal [ev, apartman, bağ, araba, fabrika] veya bir menfaat de olabilir. Mehir olarak Kur’an-ı kerim öğretmeyi istemek de câizdir. Mehir iki kısımdır. Mehr-i muaccel ve mehr-i müeccel. Her iki mehir, nikâhta bildirilmedi ise, Mehr-i misil verilmesi gerekir. Kadının baba tarafından akrabasına verilen kadar verir. Mehr-i muaccel: Acele verilmesi gereken mehir demektir. Nikâh yapılınca, verilmesi vacip olur. Zifaftan veya halvetten önce verilir. Mehr-i muacceli geciktirmek câiz değildir. Hanım ayrılmaya sebep olan birşey yaparsa, mesela mürted olursa, hurmet-i musâhere’ye sebep olursa, mehr-i muaccel verilmez. Erkek boşarsa veya ayrılığa sebep olanı yaparsa, yarısı verilir. Mehr-i müeccel: Hemen verilmeyip daha sonra verilmesi gereken mehir demektir. Halvet olmuşsa veya ikisinden biri ölmüşse, mehr-i müeccelin verilmesi vacip olur. Hanımının istediği zamanda verilir. Eğer istemedi ise, ikisinden biri ölünce, verilmesi vaciptir. Hanım ölünce, kocası, hanımının vârislerine verir. Kocası ölünce, mirasından hanımına verilir. Mehrin başlık parası ile ilgisi yoktur. Başlık parası almak haramdır. Boşanma hâlinde mehir Boşanma hâlinde, zifaf veya halvet olmuşsa, müeccel mehrin tamamı, olmamışsa yarısı verilir. Bir ayet-i kerime meali: (El dokunmadan boşadığınız kadınlara, mehrin yarısını veriniz!) [Bekara 237] Nikâh kıyılırken mehir söylenip de, ne kadarı muaccel olduğu bildirilmedi ise, âdete ve hanımının emsaline göre, söylenilenin bir miktarı muaccel olur. Nikâh kıyılırken, mehr-i müeccelin belli bir tarihte ödenmesini şart etmek câizdir. Boşanma hâlinde, mehrin ödeme tarihi beklenir. Ödeme tarihi belli değilse, boşarken hemen ödenir. Boşadığı kadına mehrini ödememek kul hakkıdır. Ödemezse, ahirette azabı çok şiddetlidir. İslâmiyette mehir parası, evlenmek için değildir. Evliliğin düzenli, mutlu olarak devam etmesi, kadının hak ve hürriyetlerinin korunması, din cahili huysuz erkeğin elinde oyuncak olmaması içindir. Mehir parasını vermek ve çocukların nafaka paralarını her ay ödemek korkusundan, erkek, hanımını boşayamaz. Bu korkunun olmadığı yerlerde, mahkemeler boşanma davaları ile dolup taşar. Bunun için, evlenecek kızın, İslâmın güzel ahlâkını ve kadına verdiği kıymeti bilen ve bunlara önem veren erkekten az miktarda, böyle olmıyandan ise, fazla miktarda mehir istemesi efdaldir. Mehir parası, kadın için bir sigorta sayılır. Erkeğin zor ödeyeceği veya hiç veremeyeceği bir mehir ile evlenen kadını, erkek boşayamaz. Boşarsa, maddî hayatı felce uğrar. Mehir vermek korkusu, erkeğin iyi geçinmesine de sebep olur. Şayet erkek, mehir parasını verir de, hanımından ayrılırsa, hanımın kimsesi de yoksa, bu mehir parası ile geçinme imkânı bulabilir. İmkânı olan erkeğin, saliha kız veya kadına çok mehir vermesi iyi olur. Habeş imparatoru Necaşî, Ümm-i Habibe [validemiz] ile Peygamber efendimizin nikâhlarını kıyınca, mehir olarak yaklaşık 2 kilo altın vermişti. Mehir biçilmeden yapılan nikâh da sahihtir. Fakat daha sonra mehr-i misil vermek gerekir. Mehrin çoğunun bir sınırı yoktur. Fakat en azı, 5 gram altındır. Bir kız veya kadın, nikâhı kıyılırken, (Benimki mehirsiz olsun) diyemez. Fakat mehir tesbit edildikten sonra, almadan da kocasına bağışlayabilir. Bağışlaması ise çok sevaptır. Mehir vermek vaciptir Mutlaka mehir vermelidir. Kur’an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki: (Kadınlara mehirlerini gönül rızası ile verin; kendi arzuları ile mehrin bir kısmını size hediye ederlerse, onu da afiyetle yersiniz.) [Nisa 4] Hadis-i şeriflerde de buyuruldu ki: (Mehir vermemek niyeti ile nikâhlanan, kıyamette hırsızlarla haşrolur.) (Mehir olarak, demir bir yüzük olsa da verin!) (Mehir parası hayırlı maldır.) Salih biri ile evlenen kız, fazla mehir istememelidir. Hadis-i şerifte, (En iyi mehir kolay ödenendir. Mehirde kolaylık gösterin. Çok mehir istemek düşmanlığa sebeptir.) buyuruldu. Hz. Ömer buyurdu ki: (Çok mehir istemeyin. Eğer fazla mehir almak bir fazilet olsaydı, Resulullah bunu yapardı. Hâlbuki O, hiçbir hanımına 12 ukye’den [38 altından] fazla mehir vermedi, kızlarının mehri de bu kadardı.) Bir kadının mehri, bir çift ayakkabı idi. Peygamber efendimiz, bu kadının mehrinden memnun olup olmadığını sordu. Kadının memnun olduğu bildirilince, Peygamber efendimiz de sevindi. (Tirmizî) Sual: Zifaftan önce hanım, mehrini bana helal etti. Yarısını mı hediye etmiş oldu? CEVAP Tahsis etmedi ise, hepsini hediye etmiş demektir. Sual: Zevce, (Ben nafaka istemem. Sana helal ettim) dese, sahih olur mu? Nafakayı aldıktan sonra mı hediye etmek lazımdır? CEVAP Sahih olur. Hayır. Sual: Dul kadınla evlenen mehr verir mi? CEVAP Evet. Sual: Nikahta kadın (Mehr olarak beni hacca götür) dese caiz mi? CEVAP Caiz ise de, dememesi iyidir. Sual: Düğünden önce, kıza verilen bilezik, nikahta mehrden söz edilmemişse, mehr yerine geçer mi? CEVAP Evet. Sual: Erkek ölünce mehr-i müeccelini hanımına vermek lazım mı? CEVAP Evet. Sual: Düğünden önce, kıza verilen bilezik, nikâhta mehrden söz edilmemişse, mehr yerine geçer mi? CEVAP Evet. Sual: 1- Evlenirken anlaşılan mehir ne zaman verilmeli... yani uzun bir müddet sonra (bir hafta ya da ay sonra) verilebilir mi? CEVAP Boşanınca veya ölünce verilir. Daha önce de verilse olur. 2-Hanım, mehrini almadan kocasına hediye edebilir mi? CEVAP Evet edebilir ve iyi olur. 3-Almıyorum dedikten sonra haram olsun demesi ile haram olur mu? CEVAP Helal ettikten sonra artık onu diyemez, dese de geçersizdir. Yalan söylemenin caiz olduğu yerler Sual: Kadının kocasını idare etmek için yalan söylemesi caiz mi? Yalan söylemenin caiz olduğu başka haller de var mıdır? CEVAP Din düşmanlarının zararından korunmak veya müslümanları korumak için her zaman yalan söylemek caiz olur. Zâlimden, bir müslümanın bulunduğu yeri, malını, günahını saklamak da caizdir. İki müslümanın arasını bulmak için, malını korumak için, müslümanın sırrının, aybının meydana çıkmaması için ve bunlar gibi haramları önlemek için, yalan caiz olur. Ölmemek için leş yemeye benzer. Hz. Sevban, (Bir müslümana faydası dokunan veya bir müslümanın zararını kaldıran yalan, yalan sayılmaz) buyuruyor. Kadın da kocasını idare etmek için yalan söyleyebilir. Hadis-i şerifte buyuruldu ki: (Erkek, hanımını, hanım da, kocasını idare etmek için yalan söylerse günah olmaz.) [Müslim] İbni Erkam hazretleri, Hz.Ömere, (Hanım beni sevmiyor. Beni sevmiyen bir hanımla ben nasıl birlikte yaşarım) dedi. Hz.Ömer, kadına sordu: - Kocana, "seni sevmiyorum" dedin mi? - Evet dedim. - Niçin? - Bana yemin ettirdi. Ben de yalan söyliyemedim. Yoksa burada yalana izin var mıdır? - Elbette burada yalan söylemeye izin vardır. Bir kadın, kocasını sevmese de, onu üzmemek için, yalan söylerse günah olmaz. Lohusalık döneminde dışarı çıkılmaz mı? Sual: 1-6 Aylık çocuk kürtajla alınmak zorunda kalınmış. Bu çocuğun defin işlemi nasıl yapılmalıdır. İsim verilmeli midir.? CEVAP Doğduktan sonra hemen ölen çocuk yıkanır ve namazı kılınır ve ismi konur. Cansız doğan çocuk, dört aylık değil ise, yıkanmaz ve namazı kılınmaz. Dört aylık olmuş ise, yıkanıp bir kefene sarılıp gömülür, namazı yine kılınmaz. Altı aylık ölen de böyledir. 2-Lohusalık döneminde dışarı çıkılmaz deniliyor. Dinen bir mahzuru var mıdır? CEVAP Bir şeyin tıbben zararı varsa dinen de zararı var demektir. Çünkü dinimizde tıp islamiyetin bir şubesidir, bir koludur. Doyduktan sonra yemek yemek niye mahzurlu olsun. Vücuda zarar veriyorsa mahzuru var demektir. İşte bunun için haram edilmiştir. Lohusalık döneminde, hastalığına bakmayıp sağda solda gezerse hastalığı artar. Bunun için ninelerimiz lohusayı dışarı çıkarmazlardı. Dışarı çıkmanın hiç mahzuru olmaz. Önemli olan hastalığı artırmamak. Kolay hastalanabilir. Ateşli ise korkulu rüyalar görür. Yalnız kalırsa sanki yanı başında birisi varmış gelir. Bunun için lohusanın yanında birisinin bulunması ve dışarı çıkmaması iyi olur. İhtiyaç olunca dışarı da çıkar, yalnız da kalabilir. 3-Doğum yapan anne, kırk gün yalnız kalması uygun değil diye duyduk. Sadece bebek bakımı için değil, annenin yanında birilerinin bulunması lazımmış. Dinimizde bunun doğruluğu ne kadardır? CEVAP Dini yönü yoktur. Tıbbi yönü vardır. Lohusa hastadır. Hasta kimse, ateşli kimse rüyada hep korkar, bir yerlerden düşecek gibi olur. Arkasından birisi geliyormuş gibi hisseder. Evhamlı olur. Yalnız kalınca korkmaya başlar. Onun için yanında bir kimsenin bulunması gerekir. Hasta olduğu için hizmete de ihtiyacı vardır. Kocakarıların söyledikleri yanlış bile olsa bazen faydalı olabiliyor. Doğum yapan müslüman kadının günahları affolur Sual: Fas’lı bir arkadaşım var, o söyledi. Fas'ta yaygın bir inanç varmış. Doğum yapan bir kadının bütün günahları af olurmuş. Doğru mu? CEVAP Evet doğum yapan müslüman kadının günahları affolur. Ramazan orucunu tutanın, haccı kabul olanın, bütün günahları af olur. Hacca giderken veya gelirken ölenin, bütün günahları affolur. Hadisi şeriflerde buyuruldu ki: (Karada şehid olanın borçları ve emanetleri hariç, bütün günahları affolur. Denizde, suda boğularak ölen şehidin ise, borç ve emanetleri de dahil bütün günahları affolur.) (Kurban bayramı Arefesi günü, [Besmele çekerek] bin "İhlas" okuyanın bütün günahları affolur ve her duâsı kabul olur.) (Her namazdan sonra, 3 defa "Estağfirulllahelazım ellezi la ilahe illa hüv el-hayyel-kayyume ve etübü ileyh" okuyanın, bütün günahları affolur) (Cuma günü sabah namazından önce, "Estağfirullahelazım ellezi la ilahe illa hüvel hayyel kayyume ve etübü ileyh" okuyanın, deniz köpüğü kadar da olsa, bütün günahları affolur.) (Din kardeşinin bir işini yapmak için gidenin, her adımında 70 günahı affedilir ve 70 sevab verilir. O iş bitene kadar, böyle devam eder. İşi yapılınca, bütün günahları affedilir. O işi yaparken ölürse, sorgusuz, hesapsız Cennete gider.) (La ilahe illallah diyen, sözünde sadık ise, bütün günahları affedilir.) (Her namazdan sonra 33 Sübhanallah, 33 Elhamdülillah, 33 Allahü ekber sonra, "Lâ ilâhe illallahü vahdehü lâ şerîke leh lehül-mülkü ve lehül-hamdü ve hüve alâ külli şey'in kadîr" diyenin deniz köpüğü kadar günahı olsa da affedilir.) Fakat kaza borçları affolmaz. Hıristiyan ve dinsizle, ateistle evlenmek Sual: Dinsizle evlenmek caiz midir? CEVAP Sualinizle ilgili husus Kur'an-ı kerimde açıkça bildirilmiştir. Allahü teâlâ mealen buyuruyor ki: (İman etmedikçe, müşrik [dinsiz, putperest] kadınlarla evlenmeyin. İmanlı bir cariye, beğendiğiniz, imrendiğiniz müşrik bir kadından elbette daha üstündür. Kadınlarınızı da, iman edinceye kadar müşrik erkeklerle evlendirmeyin! Mümin bir köle, müşrik bir erkekten elbette daha üstündür.) [Bekara 221] Müslüman erkeklerin, ehl-i kitap olan Hıristiyan ve Yahudilerin namuslu kadınları ile evlenmesinin helal olduğu Maide suresinin beşinci ayet-i kerimesinde bildirilmektedir. Fıkıh kitaplarında bu kadınlarla evlenmek helal ise de mekruh olduğu açıklanmaktadır. (Hindiyye) Mümin bir erkek, dinsiz bir kadınla evlenmeye niyet edince hemen mürted yani dinsiz olur. Bir kız veya kadın da, müslüman olmayan bir erkekle evlenmeye karar verince, hemen imanı gider. (R. Muhtar) Sual: Benim yabancı bir arkadaşım var ve biz evlenmeyi istiyoruz. Müslüman olmayı istiyor. Dinimiz hakkında bilgi almış ve öyle benimle evlenmek istedi.. Müslüman olmak ve benim günaha girmemi engellemek istiyor fakat bir husus var ki onun için çok önemli. Ailem onun sünnet olmadan benimle evlenmesinin mümkün olmayacağını söylüyor.. CEVAP Anne babanız yanlış söylüyor. Sünnet olmak sünnettir, yani mecbur değildir. Hatta büyük kimsenin sünnet olması uygun sayılmaz. Esas şart müslüman olmasıdır. Müslüman olmadan evlenilmez. Evlenirseniz siz de dinden çıkarsınız. İman etmekle beraber sünnetin şart olmasının ilgisi yoktur. Sünnet olmak adı üzerinde sünnettir. Aileniz namaz kılma şartını koyarsa daha iyi olurdu. Seadeti Ebediye kitabında diyor ki: Îmâna gelen yaşlı adamın sünnet olması şart değildir. Hiç olmasa da olur denildi. Çünkü sünnet, avret yerinin görünmesi için özür olmaz diyenler de vardır. (Hadîka)da ve (Berîka)da diyor ki, (Müslümân olan yaşlı adam ve hastalar, sünnetin acısına dayanamazlarsa, sünnet edilmezler.) Yukarıdaki ifadelerden sünnet olsa da caiz olacağı bildiriliyor.Yani kendisi isterse sünnet olabilir, istemezse zorlanmamalıdır. Seadeti ebediyye kitabını internetten de bulabilirsiniz. İşte adresi: http://www.hakikatkitabevi.com Sual: Bir erkek veya bayan, kitap ehli ile yani hıristiyan ile evlenebilir mi? CEVAP Kadın gayri müslim ile evlenemez, erkeğin evlenmesi ise tahrimen mekruhtur, harama yakındır. Türkiye'de mason, komünist, ateist, dinsiz kimseler olduğu gibi, hıristiyan ülkesinde de böyle kimseler vardır. Böyle kadınlarla evlenilmez. Türklerin hepsi müslüman olmadığı gibi, hıristiyanların da hepsi ehli kitap değildir. Allahü teâlâ mealen buyuruyor ki: (İman etmedikçe, müşrik kadınlarla evlenmeyin. İmanlı bir cariye, beğendiğiniz, imrendiğiniz müşrik bir kadından elbette daha üstündür. Kadınlarınızı da, iman edinceye kadar müşrik erkeklerle evlendirmeyin! Mümin bir köle, müşrik bir erkekten elbette daha üstündür.) [Bekara 221] Müslüman erkeklerin, ehl-i kitap olan Hıristiyan ve Yahudilerin namuslu kadınları ile evlenmesinin helal olduğu Maide suresinin beşinci ayet-i kerimesinde bildirilmektedir. Fıkıh kitaplarında bu kadınlarla evlenmek helal ise de mekruh olduğu açıklanmaktadır. (Hindiyye) Mümin bir erkek, dinsiz bir kadınla evlenmeye niyet edince hemen mürted yani dinsiz olur. Bir kız veya kadın da, müslüman olmayan bir erkekle evlenmeye karar verince, hemen imanı gider. (R. Muhtar) Sual: Bizler Almanyada biraz farklı şekilde yaşıyoruz. Sık sık aşağıdaki konular vuku bulmaktadır: 1-Maalesef günümüzde iman etmemiş Almanlarla evlilikler yapılmakta. Türk olan kız ise onun ana ve babası Alman "damat"larını sadece sünnet olmaya zorluyorlar. Böyle bir nikahın sahih olması için Ana-Baba, Kız ve evlenecek erkek hangi şartları yerine getirmesi gerekmektedir? CEVAP Sünnet olmak bir şeyi halletmez. Müslüman olmadıktan sonra hıristiyan erkekle evlenilmez, evlenmeye karar verildiği andan itibaren, kız kafir olur. Almanın önce sünnet olmasına değil, müslüman olmasına çalışmalı. Kelime-i şehadet, amentü manalarıyla beraber öğretilmeli, kalben inanıp dili ile ikrar etmesi sağlanmalı. Hakikaten müslüman olduktan sonra sünnet isterse olur, istemezse zorlanmamalıdır. Hatta büyük kimsenin sünnet olması uygun sayılmaz. Esas şart müslüman olmasıdır. Müslüman olmadan evlenilmez. Sünnet, nikah için, müslüman olmak için şart değildir. 2-Arkadaşın nişanlısı hıristiyan. İnşallah o da müslüman olur. Şu anda hazır değil, ilgileniyor, öğrenmeye çalışıyor.Bunlar nikah kıymak istiyorlar. Oturduğumuz şehirde müslüman merkezi yok. Nikah için başka yere gitmek lazım ve onlar için zor oluyor. Ne yapmaları lazım? CEVAP Hıristiyan ortamda büyüdükleri için günahın önemini bilmezler. Bir an önce nikah yapmaları iyi olur. 3-Nikah için kız oğlana yani nişanlısı için vekalet verebilir mi? CEVAP Verebilir. Oğlan da iki erkek yanında, benimle evlenmek üzere vekaletini aldığım falancanın kızı falancayı şu kadar mehirle kendime nikah ettim) der. İki erkek şahidin duyması yeterlidir. Şahitlerin akraba olması şart değildir. İki erkek bulunmazsa iki kadın bir erkek de olur. Hıristiyan kızın nikahında şahidin biri veya ikisi de hıristiyan olabilir. Onun için uzağa gitmeye gerek kalmaz. Fakat nikahı bilen birisi olursa iyi olur. 4-Hıristiyan kıza mehir vermek lazım mı? Hangi haklardan faydalanabilir? CEVAP Mehir verilir. Mesela on altın verilirse iyi olur. Her haktan faydalanır. Bir Müslüman, hıristiyan olan zevcesinin kiliseye gitmesine ve evde şarap yapmasına engel olabilir. Hayz ve nifâs sonunda, gusletmeye zorlayamaz. Kapatmaya da zorlayamaz, örtünmesini sağlarsa iyi olur. 5-Bir de bu müzik hakkında bilgi istiyor: Niye haramdır, kötü tarafları nedir, ne kadar büyük günah oluyor? Efendim ben biliyorum Allahü teala haram kıldı, onu emrine uymak lazım, böyle iman ediyoruz. Neden niye önemli değil. Haram yasak demek ve bitti. Ama onlar bu incelikleri anlamıyorlar. Sebebi arıyorlar. Ne cevab vermem lazım? CEVAP Bir şeyin hikmeti bildirilince imtihanın önemi kalmaz. Yasak edilen bir şeyde elbette bir değil bir çok hikmetler vardır. Müzik, kalbin kararmasına, günah işlemeye sebep olur. İnsanı fuhşa sürükler. Erkeğe kadını düşündürür, kadına da erkekleri düşündürür. Müzik çalınan yerden rahmet melekleri uzaklaşır, şeytanlar toplanır. Bu bilinen birkaç sebep. Fakat bilmediğimiz sebepleri vardır. Şu sebepten dolayı değil de, Allah yasakladığı için sakınmak gerekir. Sual: Kanada veya Amerikada yaşıyan bir Müslüman erkek, Hıristiyan veya Yahudi bir kızla evlenebilir mi? CEVAP Amerikada bulunan hıristiyan ve yahudiler harbi kitap ehlidir. Onlarla evlenmek tahrimen mekruhtur, yani harama yakındır. Eskiden islam idaresindekiler ise zımmidir. Zımmi olan kitap ehli ile evlenmek tenzihen mekruhtur. Sual: 1- Erkek arkadaşım bir hollandalı kız ile konuşuyor. Kız domuz etini çok seviyormuş. Erkek arkadaşım ise kızın domuz eti yemeyi bırakmasını istiyor. Çünkü evlenirseler erkek bu domuz eti işini evinde istemiyor. Evlenmeyi ciddi olarak düşünüyorlar. Kız diyor ki (erkek arkadaşım benden bunu isteyebilir mi, yani bu hakkı var mı? Varsa uyacağım.) CEVAP 1-Bir müslüman, hıristiyan zevcesinin kiliseye gitmesini ve evde şarap yapmasını yasaklayabilir. Hayz ve nifâs sonunda, gusletmeye zorlayamaz. Tesettür ettirirse iyi olur. (Nimet-i islâm) Bu ifadelerden eve domuz eti sokmasını yasaklamaya kocanın yetkisi vardır. 2-Efendim kız ateist imiş, bir müslüman erkek ateist kızla evlenirse bunun hükmü nedir? Yani evlenebilir mi? CEVAP Ateistle evlenince kafir olur. Sual: Müslümanlığı kabul etmiş bir yabancıyla evlenmek, ana baba razı olmasa da, onların izni olmadan evlenmenin dinimizde hükmü nedir? İleride kültür farkından doğan problemler çıkabilir ve evlilik geçimsiz bir hal alabilir mi? CEVAP Gerçekten müslümanlığı kabul etmişse, kültür farkı o kadar önemli olmaz. Çünkü kültürden kasıt, dine uymaktır. İnanılıyorsa her ikisi de dine uyacaktır. Fazla bir problem olmaz. Evet yöre farkı bile evliliğe etki ediyor. Bir taraf anlayışlı olunca problem kalmıyor. Evet yabancı çok şeyi bilmez. Müslümanlığa kabul edince dinin kaidelerini uygulaması gerekir. Ana babanın dine aykırı olan emirlerine uyulmaz. Mesela ana baba namaz kılmayan birisi ile evlen diyemez, derlerse, sözlerine uymak gerekmez.Yabancı müslüman ise evlenmek iyi olabilir. Belki o akrabalarının da müslüman olmasına sebep olabilir. Her ana babanın değil, dinini iyi bilen ehl-i sünnet olan ana babanın sözüne itibar edilir. Yabancı da olsa uygun biri bulunca evlenilebilir. Sual: Kardeşim yurt dışında doktora yapıyor. Türkiyede eşi var, yani evli. Bir gayri müslimle de evlenmek istiyor. Bana uygun mu diye sordu. Daha açıkcası beraber oluyorlar, haram olmasın diye nikah edeceğim, dönünce boşayacağım, diyor. CEVAP Efendim, zımmi kâfirle evlenmek tenzihen mekruh, harbi kâfirle evlenmek tahrimen yani harama yakın mekruhtur. Bugün zımmi kâfir yoktur, hepsi harbi kâfirdir. Zaruretsiz evlenmesi uygun olmaz. Günah işlemeyelim diye nikah yapıp gelirken de boşamayı düşünüyor. Buna benzer sualler çoğalıyor. Erkek bayan beraber çalıştıkları için samimi oluyorlar, sonra da günah işlememek için, ikinci hanım olarak evlenmek istediklerini söylüyorlar. Adamın sanki ikinci aldığı kendi hanımı değil! İlk hanımını haramlardan koruyor, ikinci hanımı açık saçık geziyor, her türlü günahı işliyor. Beyefendi, esas hanımım bu değil diye, onun yaptıklarına göz yumuyor. İkinci hanım insanın hanımı değil mi? İlk hanımını nasıl haramlardan koruyorsa onu da korumak zorundadır. Şiilerin muta nikâhı gibi, kısa bir müddet için evlenip, yarın bırakırım şekliyle evlenmek uygun değildir. (Nasıl olsa beraber konuşuyoruz, günah olmasın diye nikah yapıyoruz) diyenlere, diyorum ki, (Böyle konuşmanız, nikah yaparak yaşamanızdan daha az günahtır. Çünkü o hanımlarla şehvetsiz konuşuluyorsa ihtiyaç kadar konuşuluyorsa günah da olmaz. Çünkü onların hürmeti kalmamıştır. Fakat evlenince, hanımın işlediği günahlardan erkek de mesuldür. Hanımının sokaklarda gezmesine izin verse, onun işlediği günahlara ortak olur. Allah ona lanet eder. Hanım olarak alıyorsan al, muta nikahı gibi, oyuncak gibi kadın mı alınır? Günah işlememek için yapıyormuş onu. Şimdi daha mı az günah işliyor? Şeytan herkesi bir yönden aldatıyor. Sual: Meallere baktım. Mümtehine suresinin 10. ayetinde "Kafir kadınları nikahınızda tutmayın" diyor. Ben bunu yeni gördüm. Eşim Fransız, hiçbir inancı yok. Böyle iken evli kalmam günah mıdır? Belki saçma bir soru, ayette açıkça söylüyor diyeceksiniz. CEVAP Saçma olur mu? Çok önemli bir soru. Hırıstiyan ve yahudi bayan ile evlenmek, tahrimen mekruh da olsa, caizdir. Hiç inancı olmayanla evlenilmez. Evlenen kafir olur, mürted olur. Sual: Hıristiyanlar, müslüman bir kadın hıristiyan ile evlendimi niçin dinden çıkıyor diye soruyorlar. Bende fikıh kitablarımızda böyle yazıyor dedim. O hüküm hangi ayete dayanıyor diyorlar. Bu arada diğer kafirlerle de evlenmenin haram olduğunu bildiren ayeti ve kitap ehli kadınla evlenmenin caiz olduğunu bildiren ayeti yazar mısınız? CEVAP Müslüman kadın, kitaplı veya kitapsız kâfir ile evlenemez. (Mümtehine 10) Müslüman erkek ise, sadece kitapsız kâfir ile evlenemez. (Bekara 221) Müslüman erkek, kitap ehli kadınla evlenebilir. (Maide 5) Peygamber efendimiz, Mümtehine suresinin 10. ayetini açıklamış, kitap ehli ile de evlenemiyeceğini bildirmiştir. Sual: Almanya'dayım. Bir Hıristiyan kızla evlenmek istiyorum. Bu Hıristiyan kızının başını kapatmam gerekir mi? CEVAP Hıristiyan kızla evlenmek tahrimen mekruhtur. Yani harama yakındır. Evlenince başını kapatmanız gerekmez. Hiç bir ibadeti yaptırmanız gerekmez. Sual: Kâfire âşık olmak caiz mi? CEVAP Evet. Ehl-i kitap ise evlenmek de caizdir. Sual: Nikahta hıristiyan kadının babasının adını söylemek caiz mi? CEVAP Evet. Sual: Hıristiyan kızı (Benimle evlenirsen müslüman olurum) dedi. Evlenirsem günah olur mu? CEVAP Sevab olur. Sual: Evli hıristiyan kadınla evlenmek için ne yapmak gerekir? CEVAP Kadın, iki şahid yanında ayrılır, iddeti geçince evlenir. Sual: Müslüman erkek ile hıristiyan kızın nikah akdi, nasıldır? CEVAP Müslüman erkek ile müslüman kızın nikahı gibidir. Fakat bu nikahın sahih olması için hıristiyan denilen kızın ehl-i kitap olması lazımdır. Yalnız laf ile hıristiyanlık olmaz. Sual: Amcamın torunu gayrimüslim bir erkekle evlenecek, bizi de nikah ve düğününe çağırdı. Gayrimüslüm erkekle müslüman bir hanımın evlenmesinin caiz olmadığını biliyorum. Bu düğüne gitmek doğru olur mu? CEVAP Caiz değil demek hafif kalır. Gayrimüslim ile evlenen kafir olur. Kafirin düğüne gitmek ona rıza göstermek olur. Gidilmesi asla caiz olmaz. Sual:Ben ateistim. Mümin bir bayanla evlenebilir miyim? Ayrıca tavsiyeniz var mı? CEVAP Ateist iseniz dinen nikah olmaz. Yani o mümin kız hemen kafir olur. O kızın kanına girmeyin. Kendiniz de müslüman olmadıkça evlenmeyin. İleride problem olur. Sual: Dinsiz bir kadınla evlenen erkek mürted olur mu? CEVAP Evet. Sual: Dinsiz kadınla evli kalınmaz. Ne yapmam gerekir? CEVAP Onu imana getirin! Ulu sözü dinlemiyen uluyakalır Sual: İşyerinde beraber çalıştığımız bir arkadaşımız şu anda büyük bir üzüntü içerisinde. Nedeni de evlenmeyi planladığı erkek arkadaşıyla ayrılmışlar. Kendisi daha önceden de bu şekilde arkadaşlıklar kurup ayrılıklar yaşamış. Bizlerin bu şekildeki ilişkilere girmemesi yönündeki sozlerimize aldırış etmiyor. Sizin bu arkadaşımız için tavsiyeleriniz nelerdir? CEVAP Flört ile ilgili yazım yeterli bilgi verebilir: Evlenecek gençlerin flört denilen bir arkadaşlığa asla ihtiyaçları yoktur. Hatta flörtün birçok sakıncası da vardır: Flörtte bir tuzak vardır. Flörtte çok defa, kız, erkek tarafından kandırıldıktan sonra terkedilir. Flört, gençlerde gafilce tecrübelere yol açar. Bu tecrübelerin çoğu, kötü şekilde sonuçlanır. Tecrübe için insan, cebine barut koyup kendini tehlikeye atmaz. Ateşle barut bir arada durmaz. Yılan acaba nasıl sokar diye yılanla oynanmaz. Flört, akıl mantık hislerini alt üst eder. Flörte alışan, sık sık arkadaş değiştirir. Kızı kandırıp terkeden erkek hain, kandırılan kız da maskara durumuna düşer. Flörtte çok defa, iffet elden gider. Namuslu bir kız için bundan büyük felâket olamaz. Flört, birçok gençleri serseri, müsrif ve perişan eder. Gençler arasında aşağılık kompleksi, kıskançlık, kin, nefret, karamsarlık, düşmanlık, anarşi ve çeşitli ruhî bunalımlar doğurur. Flört arzusu, tenhada buluşmaya davet eder. Sonunda, birçok gencin başı belâya girer. Bu arkadaşlıkta iş eğlenceye dökülünce, genç erkeğin güveni sarsılır. Önce kızı zorlar, arzusuna kavuşunca da kızı ayıplar, ahlâksız diye ona hakaret eder. Yüzüne demese bile gencin artık ona olan güveni kalmamıştır, başkalarıyla da böyle yapmadığı nerden malum diye düşünür. Genelde bu hissî eğlencelerden sonra hep soğukluk olur. Genç erkek, kokladığı çiçekten hemen doyar, sonra başka bir renk, başka bir çiçek arar. Artık bu sahne onu avutmaz, ondaki esrar, onu çeken cazibe, bağ ve düğümler çözülmüştür. O artık başka bir cazibe, daha esrarlı bir düğüm ister, başka eğlenceleri kovalar. Bu bakımdan flört hususunda kız veya kadın, çok hassas olmalıdır. Başından böyle işler geçmemiş bir gence, bunlar anlamsız gelir. Çünkü birisine gönlünü kaptıran genç, kendisine verilecek nasihatı, deli saçması kabul eder. Onun için Peygamber efendimiz, (Sevgi insanı sağır ve kör eder) buyurdu. Sağıra ne anlatsanız duymaz. Köre bütün renkleri gösterseniz, birini diğerinden ayıramaz. Seven kimsenin de gözüne bir şey görünmez. Morfinman gibi olur. Her bakımdan yanlış da olsa, yine onunla evlenmeyi ister. Atalarımız da demişler ki: Âşık ile delinin farkı, biri gülmez, biri ağlamaz. Aşk başta karar etse, akıl firar eder. Aşk bir deryadır, dalmayan bilmez. Bir yiğit ne kadar kahraman olsa, sevdiğine yenilir. Sevda geçer yalan olur, sonu sokar yılan olur. Flört sonucu evlenen gençlerin çoğu sonunda pişman olur. Bu bakımdan salih ana babanın tavsiyelerine mutlaka uymalıdır! Ana baba, oğlunun veya kızının evleneceği kişiye, evlâtlarının gözü ile bakmaz. Acı tecrübelerin verdiği firasetle bakar. Atalarımız, (Ulu sözü dinlemiyen uluyakalır) demişlerdir. Gönül iyiyi de kötüyü de sevebilir. Bu bakımdan sevdiğimiz kimse ile değil, iyi kimse ile evlenmek önemlidir. Sevdiğimiz kimse kötü de çıkabilir. (Seven yanılmaz) demek çok yanlıştır. Hislerden meydana gelen sevgi bir ölçü değildir. Buna sevgi denmez heves denir. Gençler akıllı olmalı, sevgi ile hevesi karıştırmamalıdır. Nikahla ilgili sorular Sual: Bir kız, (Bana mail gönderdi. Seni vekil ettim, benimle nikahlan) dedi. Başka bir arkadaşı da vekil yapabilir. Nikahın sahih olabilmesi için neler gerekiyor? CEVAP Tam İlmihal Seadet-i Ebediyye’de şöyle diyor: (Nikâh için birini vekîl yaparken, şahit lâzım değildir. Vekîl yapmakta ve nikâhta, şâhitlerin ve vekîl yapılacak kişinin kızı tanımaları lâzımdır. Nikâh kıyılırken, vekîl, şâhitlerin tanımadıkları kızın, babasının ve dedesinin adını da söylemesi lâzımdır. Tanımak, kimin kızı ve hangi kızı olduğunu bilmek demektir. Kızı bizzat görmek ve şeklini bilmek değildir.) Durum yukarıdaki şartlara uygunsa nikah yapabilirsiniz. Sual: Aldık verdik demekle nikah sahih olur mu? CEVAP Evet. Sual: Kızla erkek varken, ikisinin babası şahid olsa nikah sahih mi? CEVAP Evet. Sual: Şafiide, nikah için iki şahid yanında mı kadın vekalet verir? CEVAP Evet. Nikah için iki şahit yanında vekalet almak lazım. Sual: Nikahta kız ve erkeğe üçer defa nasıl sorulur? CEVAP Her ikisine ayrı ayrı üç kere sorulur. Sual: Kızla erkek beraber nikâh kıyarken, sadece ikisinin babası şâhid olabilir mi? CEVAP Evet. Sual: Nikahın hangi mezhebe göre kıyıldığını bilmek lazım mı? CEVAP Hayır. Kıyanın bilmesi kâfi. İki tarafın da bilmesi iyidir. Sual: Farklı mezhebdekilerin nikahı, iki mezhebe uygun mu kıyılır? CEVAP Bir mezhebe uygun olması kâfidir. Sual: Şafii, nikahta salih şahid bulamazsa, Hanefiyi taklid eder mi? CEVAP Salih insan bulunmazsa, Hanefi taklid edilir. Sual: Kocası ile Şafiiye göre nikahlanması gereken hanım, velilerden izin alma imkanı yoksa, hanefiyi taklid etse, caiz mi? CEVAP Evet. Sual: Şafiiye göre nikahlanmam lazım. Hanımın velileri fasıktır. Hanım salih birini veli tayin edebilir mi? CEVAP Evet. Sual: Karı-koca nikah için aynı kişiye vekalet verebilir mi? CEVAP Evet. Sual: Kızın vekaletini alıp, birinin yanında bir erkeğe nikahladım. Ben şahid yerine de geçer miyim? CEVAP Evet. Sual: Şafiide, fasığın tövbe edip nikah şahidliği yapması caiz mi? CEVAP Salih şahid bulunmazsa, bildirilen hile-i şeriyye caiz olur. Fakat tövbenin şartlarına uymak gerekir. Sual: Şafiide, hiç veli yoksa, nikahta, birini veli tayin etmek caiz mi? CEVAP Evet. Sual: Evlenecek çocuk, babasının yanında çekindiği için, babası vekaleten konuşuyor. Asıl var iken, vekilin nikah kıyması caiz mi? CEVAP Evet. Sual: Nikahta, üvey kızına, kızım dense, nikah sahih olur mu? CEVAP Evet. Sual: Nikahta şahidin biri yoksa, birine telefonla söylense caiz mi? CEVAP Şahidlerin birarada bulunması lazımdır. Sual: Nikahta vekalet verilirken şartlar nelerdir? CEVAP Hiç bir şartı yok. (Beni falanca ile evlendirmek üzere seni vekil ettim) demek yeterlidir. Vekil edilen kişinin illa kızın mahremi olması gerekmez. Sual: 1) Mehri muaccel ve mueccel nedir? belki yanlış yazmış olabilirim doğrusunu lütfen belirtiniz. Nikahda bunların en az miktarı nedir? Yani 'islam ahlakında' sf.470 'nikah bahsi'nde bir altın liranın 3de 2sinden az olmaz diyor. Sonra 10 ile 50 altın lira yapmaktadır diyor. Bunu anlayamadım. CEVAP İngilizce olsa anlardınız, bu Türkçe herkes anlayamaz. Ekteki (Mehir nedir?) başlıklı yazıda yeterli bilgi var. Yine anlaşılmazsa yine sorarsınız. 2) Nikah yaparken gelin, damat ve iki şahit olması yeterli mi? Yani bir de nikahı kıyan kişi mi gerekir? CEVAP Evet iki şahit yeterli. Şahitlerden biri nikahı kıyar. Ama gelini oraya getirmek uygun olmaz. Damat veya şahitlerden biri gelinin vekili olmalıdır. 3)Nikah ahdini kağıda yazmak şart mıdır? CEVAP Şart değildir, yazılırsa iyi olur. 4-Bu ahdi yazarken mehr miktarı belirtilmeli midir? CEVAP Elbette bildirilmelidir. İleride ayrılık olur bir şey olur lazım olur. 5-Şahitler gelinin ve damadın şahidi diye ayrılmalı mıdır? CEVAP Öyle bir şey yok. Sadece şahitler gelini ve damadı tanımış olmaları yeterlidir. Sual: 1-İmam nikahı yaparken kimlerin mutlaka bulunması gerekmektedir? CEVAP (İmam nikahı) diye bir şey yok. Bu dinsizlerin uydurmasıdır. İmam nikahı denmez. Dini nikah veya islam nikahı denir. Dini nikahı yaparken iki erkek şahidin bulunması şarttır. Aileler bulunmak zorunda değildir. Ailelerin karşı olması bir şeyi değiştirmez. Nikah olur. 2- İmam nikahı yapılmasındaki temel maksat nedir? CEVAP Normal nikahtır. Yapılmazsa nikahsız yaşanır mı? Zina olmaması için nikah yapmak lazımdır. 3- Eğer imam nikahı yapacak olan kız açıksa o nikah geçersiz mi olur? Ya da sürekli nikahı tazelemek mi gerekir? CEVAP Kimden duydunuz açık olanın nikahı olmaz diye? Öyle bir şey yok. 4- İmam nikahının sahih olması için 32 farzı bilmek gerekiyor diye biliyoruz.. Bunun gibi başka neler bilinmeli? CEVAP Nikahın sahih olması için müslüman olması yeterlidir. Müslüman olmak için de imanın ve islamın şartlarını bilmek gerekir. İmanın şartı içinde bulunan Allaha, meleklere iman kısmında Allahın sıfatlarını da bilmek gerekir. Meleklerin vasıfları peygamberlerin vasıfları. v.s. kısaca dinin bilinmesi gerekenleri bilmek lazım. Sual: 1-Belediyenin yaptığı nikaha resmi nikah demenin imanı giderebileceğini söyleyenler var. Doğru mudur? CEVAP Onun bunun sözü senet olmaz. Ben belediyede yaptırdım yani nüfusta, kiminkini oğlumunkini, gayet uygun oldu. Bütün nikahın şartları var idi, bir tek el açıp dua edilmedi o kadar. 2-Belediye nikahına resmi nikah demek halk arasında yaygınlaştığı için, öyle demek caiz olur mu? CEVAP Anlatabilmek için demek caiz olur. Belediye muamelesi de denebilir. Yeri gelince de o şekilde söylenebilir. Sual: 1-Bir arkadaştan Belediye kayıt işlemlerinin yapıldığı yere ‘Nikah salonu’ demenin yanlış olduğunu duydum. Çünkü Kuran-ı kerimde nikah için zaman ve yerin söz konusu olmadığının belirtildiğini söyledi. CEVAP 1-Hayret Kur’an-ı kerimden nasıl mana çıkarmış ki? Kur’an-ı kerimi kendi anlayışına göre tefsir etmek çok tehlikeli. O arkadaş tövbe etsin. Namaz için de öyle değil mi? İnsan namazı istediği yerde dağda, bağda, bahçede, evde, okulda, camide hatta kilisede kılamaz mı? Nikah yapılan yere nikah salonu demekten daha normal bir şey olmaz. Dinde böyle kafadan konuşmak çok yanlış olur. 2-Ayrıca Belediye Nikah salonu denilen yerde merasim yapmam gerekiyor. Bu durumda düğün davetiyelerine Nikah salonu yazmam doğru olur mu? CEVAP Davetiyeye nikah salonu yazdırmakta hiç mahzur yoktur. Şartlarına uygun olursa nikah sahih olur, şartlarına uygun olmazsa sahih olmaz. Nikah yapılan yerin bunda kusuru olmaz. Sual: Dini nikahım yapılacak. Kayınpederim emekli imam olduğu için nikahı kendi kıymak istiyor. Kayınpederim vekil olduğu için aynı zamanda nikahımızı kıyabilir mi? CEVAP Kıydırır elbette. Bir kişi daha olsa yeter. Mesela sizin de babanız olsa yeter. Başka şahide ihtiyaç yoktur. Olursa mahzuru olmaz. Sual: Kayınpederim, düğünün erkek kadın karışık düğün salonunda yapılmasında ısrar ediyor. Salonda yapılan düğünden sonra dini nikâh yapılsa uygun olur mu? CEVAP: Günâhı size olmaz. Nikâhtan önce tövbe edilip nikâh yapılır. Sual: Düğünde çalgı çalmak eğlenmek günah mıdır? CEVAP Düğünde kadınların def çalıp oynaması caizdir. Düğünü duyurmak için davul çalmak da caizdir. Diğer müzik aletlerini çalmak caiz değildir. Haram işlemeden eğlenmek günah değildir. Sual: Bir düğünde eğer çalgı çalınıyorsa oraya gidilmez mi? CEVAP Mecburiyet yoksa gidilmez. Sual: Gelini kapalı bile olsa yabancı erkeğe göstermek haramdır deniyor. Doğru mu? CEVAP Gelinin dışarı çıkması günah değil, gelinlikle, süslenerek dışarı çıkması günahtır. Kadın, sadece kocasına süslenir, bileziğini, yüzüğünü ve başka süslerini hiç kimseye gösteremez. Gelinlik giyinince süslenmiş oluyor. Bu süsünü başkalarına gösteremez. Sual: Dinimize göre en iyi düğün nasıl olmalıdır? Çalgı çalmak, düğün salonunda erkekli kadın beraber bulunmak, yemek yemek, sohbet etmek gibi. CEVAP En iyi düğün, günah işlemeden ve masrafı az olan düğündür. Yemek yedirmek sünnettir. Kadın erkek bir arada olmaz, çalgı çalınmaz. Sual:İki bayram arası nikah olmaz deniyor bu doğru mu? CEVAP İki bayram arası nikah olur. Bir bayram günü cumaya rastlamıştı. Bayram namazından çıkıp cumaya gelene kadar pek çok zaman olmadığı için, iki bayram (Yani bayram ve cuma) arasında nikahla uğraşmayın denilmişti. Yoksa Aişe validemizin nikahı da iki bayram arasında kıyıldı. Düşünülürse iki bayram arası olmayan gün yoktur. Ramazan bayramı ile kurban bayramı arası veya kurban bayramı ile ramazan bayramı arası. Yani bir senenin bir kısmı Ramazan bayramı ile kurban bayramı arasıdır, bir kısmı da kurban bayramı ile ramazan bayramı arasıdır. Sual: Büluğ çağına gelmiş iki çift kendi aralarında nikah yapabilirler mi? Okullarından sonra kesinlikle evlenmeyi düşünen iki genç bu konuyu ailelerine açamıyorsa daha fazla günah işlememek için birbirlerine söz vererek nikah yapabilirler mi? CEVAP Şahitsiz nikah olmaz. İki erkek şahit yanında olur. Şahitlerin akraba olması da lazım değildir. Sokaktan tutulan iki kişi de olur. Sual: Bir kız dinimizde anne ve babasından izinsiz evlenebilir mi? CEVAP Evet hanefi mezhebinde ana babanın rızası şart değil. Diğer mezheplerde şarttır. Sual: 1-Mehir ne oluyor, bir miktarı var mı? CEVAP Evlenirken erkeğin kadına verdiği para veya maldır. Bu başlık parası değildir. Kadınların hakkıdır. Mesela bir ev olur, bir bahçe olur, 100 altın olur. Erkek karısını boşadığı zaman kadın ortada kalmaz. Dinimiz kadına bu hakkı vermiştir. 2-Caiz kelimesini bana tam olarak açıklar mısınız? CEVAP Yapması günah olmayan şey demektir. Sual: Evlilik esnasında mecbur kaldığımdan dolayı manevi yönünü bilmediğim ve güvenemediğim hoca lakaplı bir şahsa dini nikah kıydırdım, daha sonra içime kuşku düştü (nikahım hususunda) ve hala kuşkuluyum, ne yapmam gerekir veya ne önerirsiniz? CEVAP Kuşkuya gerek yok. Çünkü iki erkek şahit bulunması yeterlidir. Hocanın olması gerekmez. Dini nikah çok kolay. İki erkek şahit yanında, ben bu hanımla evlendim, o da ben bu beyle evlendim dese nikah kıyılmış olur. Onun için şüpheye lüzum yok. Sual: Gayr-ı sahih nikahlı, tecdid-i nikah yapsa, nikahlanmış olur mu? CEVAP Evet. Sahih nikahın sakatlanması ihtimaline karşı da, iki şahid yanında tecdid-i nikah lazım. Sual: Düğünde gelen hediyeler kimindir? CEVAP Kadına mahsus olan eşya kadınındır. Müşterek eşya erkeğindir. Sünnet çocuğuna gelen hediyeler de böyledir. Sual: Almanyada ilticacı olarak bulunan bir arkadaş var kendisi şafii mezhebinde ve ilk defa evleniyor. Onun anlattığına göre şafii mezhebinde babanın nikahta olması lazım imiş. Babasının buraya gelme ihtimali yok. Onun üzerine bana nasıl hareket etmesi gerektiğini sordu. Ben de bir bilene soralım, sana söylerim dedim. Şimdi bizim ne yapmamız lazım? CEVAP Tam İlmihalde diyor ki: Şafiide nikahın doğru olması için, birinci şart, baliga olan kıza da velinin izin vermesi lazımdır. Veli, erkek akrabadır. Veli bu üç mezhebde babadır. Baba yoksa, babanın babası ve onun babasıdır. Bunlardan sonra, erkek kardeştir. Bundan sonra, erkek kardeş oğlu, sonra onun oğludur. Sonra amca, sonra amca oğlu ve onun oğludur. Bunlar yoksa, kadı [yani Kur'an-ı kerime göre yaşayan adil bir hakim] veli olur. Bu velilerden birisini bulamazsa, orada Salih bir arkadaşı veli tayin eder. Şafiide, şahitlerin erkek olması ve fiskları belli olmaması şarttır. Yani namaz kılan, karısı ve kızı açık olmayan müslüman olması gerekir. Bunları yapamazsa, Hanefi mezhebini taklit ederse mesele kalmaz. Yani hanefiye göre nikah yaparlar. Sual: Cuma günü hem söz, hem de dini nikah kıyılacak. Bir mahzuru var mı? CEVAP Bir mahzuru yok. Sual: Kardeşim nişanlı, bir sene sonra belediye nikahları olacak. İslami nikah yaptırmak istiyorlar. İslami nikah hakkında bilgi verir misiniz? CEVAP İslam nikahı zor değil. İki erkek şahit yanında, çiftler, ben bununla evlenmeyi kabul ettim deseler nikah kıyılmış olur. Ama nikah kıymayı bilen olursa, daha iyi olur, dua okunur, Allahın emri ile, peygamberin kavli ve imamı azamın ictihadı ile diye başlar. Mehir söylenir. Tarifle olmaz bu. Bilen birisine yaptırmak iyi olur. Evlilikle ilgili çeşitli konu ve sorular Sual: Bir arkadaş fasık bir kadınla evlenecek. (Fasık kadınla evlenmek günah, haram olur mu?) diye soruyor. CEVAP Küfre rıza küfür, harama rıza haramdır. Onun açık gezmesine, büyük günah işlemesine rıza gösteriyor ki onunla evleniyor. Razı değilse, bu günahları terk edersen evlenirim demeli. Sual: Teyze çocuklarının evlenmesi mekruh mudur? CEVAP Evet tenzihen mekruhtur. Amca çocukları da öyledir. Sual: Amca veya teyze çocuklarının birbiri ile evlenmesinin tenzihen mekruh olduğunu yazdınız. Dayı kızı, hala oğlu birbiri ile evlenince nasıl olur, bu mekruh değil mi? CEVAP Onlar da mekruhtur. Sual: Kız görmeye gidince, babamın da bakması caiz mi? CEVAP Evet. Sual: İstenilecek kızın neresine bakmağa izin vardır? CEVAP Yalnız yüzüne bakılır. Sual: Gelinlik islam adeti mi, kâfir adeti mi? CEVAP İslam adetidir, kapalı yerde giydirmelidir. Sual: Âriyeten gelinlik almak caiz mi? CEVAP Caizdir. Verene sevab olur. Sual: Damad siyah elbise giyse caiz mi, kâfire benzemiş olur mu? CEVAP Caizdir. Benzemiş olmaz. Sual: Nikahtan evvel sadece oğlanın kızı görmesi kâfi mi? CEVAP Birbirini görmek sünnettir. Sual: Evlenirken kızla konuşmak da sünnet mi? CEVAP Konuşmak da sünnettir. Sual: Dâmâd adayına, (evine çamaşır makinası ile kızıma 3 bilezik alırsan, evlenmenize râzı olurum) demek câiz midir? CEVAP Evet. Sual: Fakir baba, oğlunu evlendirmeye mecbûr mudur? CEVAP Hayır. Fakat ihsân edeni Allahü teâlâ sever. Evlâda, akrabâya ihsân, daha çok sevâbdır. Sual: Baba, oğlunu evlendirmeye mecbur mudur? CEVAP Baba, oğlunu evlendirmeye mecbur değildir. Erkek çocuk, akıl-bâliğ olduktan sonra, babasının mesuliyetinden çıkar. Fakir oğlunu evlendirmek ise babaya vâcibdir. Hadîs-i şerîfte buyuruldu ki: (Çocuğa güzel isim vermek, dînini öğretmek ve vakti gelince evlendirmek, evlâdın babası üzerindeki haklarındandır.) [Ebû Nuaym] Sual: Zina etmiş biri ile evlenilir mi? CEVAP Dört mezhepte de, zina eden, zina etmemiş birisi ile veya zina etmemiş olan, zina etmiş biri ile evlenebilir. (Cessas) Sual: Cinlerle evlenilir mi? CEVAP Cin ile evlenmek, Şafiî mezhebinde caiz, Hanefide caiz değildir. Cinnin çoğalması gaz [hava] iledir. Bundan dolayı, cin ile evlenmek, hakiki evlenmek değildir. Cin, insan şekline girip evlendiği de söyleniyor. Bu âlimler, (Belkis, cin ile insan arasında hasıl olmuştur.) diyorlar. Cinden, cin ile uğraşanlardan uzak durmak gerekir. Sual: Gelinlik giymek uygun mu? CEVAP Gelinlik giymek sünnettir. Yabancılara göstermemek gerekir. Sual:Ben ve oğlum, dul olan bir kadın ve kızıyla, yani annesini ben, kızını oğlum alarak evlenebilir miyiz? CEVAP Elbette. Hiçbir mahzuru yoktur. Sual: Çocuğun erkek olabilmesi için bir dua var mı, ne yapmak gerekir? CEVAP Salih bir kimse, yatağa girince; önce İhlâs sûresini okur. (Ya Rabbi bana bir oğul ihsan edersen ismini Muhammed koyacağım) der. Böyle duâ edenin Allahın izniyle erkek çocuğu olur. Hadis-i şerifte, (Hanımı hâmile iken, elini onun karnına koyup, "Bismillahi ahadis samed ellezi lem yelid ve lem yûled, yâ Rabbi bu çocuğun ismini Muhammed aleyhisselâmın hürmetine, Muhammed koydum" derse, bu çocuk erkek olur.) buyuruldu. Kadın, hayızdan temizlendikten sonra beş gün içinde hâmile kalırsa, çocuğu erkek olur. Beşinci günden sekizinci güne kadar olursa kız olur. Sual: Yeni doğmuş bebeğin düşmüş olan göbeğini ne yapmak gerekir? CEVAP Bir yere gömmek iyi olur. Sual: Evdeki işleri kimin yapması lazım? CEVAP Hanım ev işlerini yapmaya mecbur değildir. Ancak, erkek de ihsan etmeye mecbur değil. Kadın ev işini yapınca erkek de fazlası ile ihsanda bulunur. Bu işler karşılıklı olur, severek yapılır. Sual: 24 yaşındayım, bugüne kadar hiç kız arkadaşım olmadı. Bazı sebeplerden dolayı olmadı. Onlardan birisi de şu, karşı cinse saygı duyuyorum ve onunla eğlenmek istemiyorum.Yaş ilerledikçe kız arkadaşa ihtiyaç duyuyorum. Çünkü kendimi çok yalnız hissediyorum. Dua ederken Allahü tealadan müslüman bir kızla tanışmayı nasip etmesini istemem caiz olur mu? CEVAP Evlenmek niyetiyle olursa caiz olur. Sırf arkadaşlık niyetiyle konuşmak bile caiz olmaz, duası hiç caiz olmaz. Kendinizi yalnız hissediyorsanız erkek arkadaş edinin. Evlenmeye ihtiyaç duyuyorsanız evlenin. Sual: 1-Bir kızla geziyor tozuyoruz. Elele tutuşuyor, öpüşüyoruz. Ama bu tek bir kız ve onunla evleneceğim. Evlenme niyetim beni kurtarmaz mı? CEVAP Kurtarmaz. Evlenmeye karar vermek, günahı işlemeyi mubah kılmaz. Günah işlememek için nikah yapmak gerekir. 2-Bu günahlar o kızla evlendiğim taktirde affolur mu? Ben birisiyle böyle günahlar işleyen insanın o kimseyle evlendiği taktirde günahları affedilir diye duydum. Bu ne kadar doğrudur? CEVAP Yanlış öyle bir şey yok. Bugünden itibaren tövbe edilir, bir daha günah işlenmezse affolur. 3- Siz şimdi haklı olarak nikah yapın diyeceksiniz, ama ekonomik engeller var. CEVAP Dini nikah için ekonomik engel söz konusu olmaz. İki erkek şahit kafidir. Bunun ekonomi ile ne ilgisi var? Sual: 1-Şu an, beraber de bulunduğumuz bir kadın arkadaşım var. Ailem, durumu tam bilmemelerine rağmen, bana uygun olmadığını söylüyor ve benim onunla evlenmemi istemiyorlar. Kendisinin fiziksel ve kültürel olarak bana uygun olmadığını söylüyorlar. O hanım da şu an onunla evlenmemi umuyor ve bekliyor. Şimdi başı açık ve çalışıyor olmasına rağmen evlendiğimizde işi bırakıp başını da örteceğini söylüyor. Sıkıntı mı tarif etmem mümkün değil. Bana yardım eder misiniz? CEVAP Okuyucularımızdan gelen mektuplara göre, böyle bayanlar aynı şeyi söylüyorlar. Bunlar Allah rızası için mi kapanacaklar, yoksa evlenmek için mi? Evlenirsen kapanırım demek biraz tuhaf değil mi? Bu işte samimiyet var mı? Yani Allah rızası için mi kapanacak? Evlenmeden önce kapanması doğru olur. Hem de aradan uzunca sayılan bir süre geçmeli. Yani kapanmasında samimi olduğu anlaşılmalı. Aileniz istemiyorsa biraz daha düşünmek gerekir. 2-Arkadaşlarımdan biri herkesin layıkını bulacağını söylüyor ve konu ile ilgili bir ayet olduğunu söylüyor. Böyle büyük bir günah işliyen kişinin evleneceği kişinin de onun gibi bir kişi olacağı doğru mu? CEVAP Öyle bir ayet var ama, arkadaşınızın dediği gibi değil. Temizler temizlere, habisler habislere layıktır anlamında bir ayet varsa da, buradan arkadaşınızın dediği anlam çıkmaz. Lut ve Nuh aleyhisselamın karısı kafir idi. Peygamberin karısı kafir olunca, iyi bir kimse kötü bir kadınla evlenebilir. Tersi de olur, saliha bir kadın namaz kılan bir kadın, namaz kılmayan içkici birisi ile de evlenebilir. Toplumuzda bu durum çoktur. Onun için ayetlere kafadan mana vermek çok tehlikelidir. Bir de tövbe edince o kimse artık salih kimse olmuş olur, iyi bir kızla evlenebilir. Sual: Ehli Sünnet yolunu öğrendim. Bu yolun Hak yol olduğuna inandım. Ancak ne yazık ki, ailem ve çevremdeki insanların tümü din cahili. Ailem artık beni evlendirmek istiyorlar. Bu benim içinde bir ihtiyaç haline gelmiş durumda. Ve sorunlar başlıyor. Bu bayanın kapalı ve ailemize uygun olduğunu düşünüyorlar. Bu onlar için yeterli oluyor. Ama benim aklıma takılan bir çok soru var. Mesela, bu bayan Ehli Sünnet İtikadı hakkında ne biliyor. Bilmiyorsa öğrenebilir mi? Ya ailemin olduğu gibi yanlış fikirleri varsa bunlardan vazgeçebilir mi? Öğrenmek isterse mesele yok. Ama ya yanlış fikirlerinden vazgeçmezse... Çok büyük bir çıkmazın içindeyim. Şimdiye kadar her işimde elimden geldiği kadar Ehli Sünnete uymaya çalıştım. Eğer bu işte uymaz isem ömrümün sonuna kadar pişmanlık duyabilirim. Bazen bu şekil evlenmektense hiç evlenmemek daha hayırlı olabilir diye düşünüyorum. Çevremde yardım isteyebileceğim, danışabileceğim hiç kimse yok. Ne olur bana bir yol gösterin. Ne yapmam gerektiğini söyleyin. CEVAP Dinimiz her şeyin çaresini bildirmiştir. İstihare yaparsınız. Dua edersiniz, hayırlısını istersiniz. Sual: Nişanlanmış olan iki gencin aileleri tarafından evlenmelerine mani olunuyor. Ancak bu iki genç dini nikahlarını yapmışlar. Bir sene böyle sürüncemede kalınıyor. Bir araya gelip evlenemiyeceklerine kanaat getiren erkek, (seni boşadım) diye haber gönderiyor. Şimdi bu iki genç tekrar evlenmek istiyorlar. Evlenmelerinde dinen bir sakınca var mıdır? CEVAP Evliliği oyuncak haline getirmemelidir. İki boşama hakkı kalmıştır. Bir hakkını kullanmış, iki defa daha söylerse bir daha o kızla evlenemez. Yeni bir nikahla o kızla evlenebilir. Sual: İslam nikahı kıyıldıktan sonra ilişkiye girmeden beklemenin mahzuru var mıdır? Yoksa diğer işlemler (Düğün, Belediye Kaydı vs.) için beklenebilir mi? Şayet bu beklemenin bir sınırı var ise bu zaman ne kadardır? CEVAP Nikah yapıldıktan ilişki mecburiyeti yoktur. Öyle bir sınır da yoktur. Sual: Çok yakında çocuğum olacak. Yeni doğan çocukları tuzlamak gerektiği söyleniyor.. Böyle bir şey var mı? CEVAP Tuzlamak gerekmez. Tuzlama diye bir şey yoktur. Anadoluda bazı yerlerde yapılıyorsa da ilmi ve dini bir dayanağı yoktur. Sual: 22 yaşındayım muhasebeci olarak çalışıyorum. Açık öğretimden 4 yıllık öğrenimimi sürdürüyorum 3.sınıftayım. Şu an maddi olarak sıkıntılı günler yaşıyorum. Zaten aldığım maaş çok düşüktü. Şu anki durumlar daha da kötü oldu. Evlenmek istiyorum ama maddi durumum düzelmediği için bir türlü bu konuda gerekli girişimlerde bulunamadım. Evlilik konusunda aceleci davranmamın sebepleri siz de kabul edersiniz ki biz gençlerin bu zamanda haramlardan uzak durması ibadetlerini rahat yapması çok zor. Haramlardan uzak durmak, iyi bir müslüman olarak yaşamak istiyorum. Ne yapmamı tavsiye edersiniz? CEVAP Evlenmeye çalışın. Allahü teala evlenene yardım eder. O niyetle evlenmek büyük nimettir. Sual: Dün yazı-tura attım. Bu işi yapmadan önce “yarabbi, eğer bu iş şöyle ise tura getir, böyle ise yazı getir dedim. Bu fala girer mi? CEVAP Yaptığınız uygun bir şey değil. Dinimizde istihare vardır. Bir iş hayır mı olacak şer mi olacak istihare ile belli olur. Öyle yazı tura ile olmaz. Dinde bid'at çıkarmamalıdır. Sual: İslam alimleri ailelerin kaç çocuk sahibi olmasıyla ilgili bir tavsiyede bulunmuşlar mıdır? Mesela 1 çocuk azdır, ya da 5 çocuk çoktur gibi bir şey var mı? Bunun herhangi bir ölçüsü var mı? CEVAP Peygamber efendimiz (Ahir zamanda, sizin en iyiniz çoluk çocuğu olmayandır) buyuruyor. Yani çocuk sahibi olmamak tavsiye ediliyor. Ya hiç olmamalı veya bir tane olmalı. Yahut iki tane olmalı. Daha fazlası tavsiye edilmiyor. Eskiden ise, (Ben ümmetimin çokluğu ile iftihar ederim) buyurarak çok çocuk yapılmasını tavsiye ediyordu. Sual: 1-Yeni çocuk sahibi olduk. Şu an iki günlük olan bebeğimiz çok şükür sağlıklı ve bir problemi yok. Aslının olup olmadığını bilmediğimiz bir konu hakkında sizden yardım bekliyoruz. "Bebek 40 günlük olana kadar dışarıya çıkarılmazmış. Sağa sola getirilmezmiş." Bu cümle doğru mu? Yani bebeğimizi 40 günlük olana kadar, hiç evimizden dışarı çıkarmamalı mıyız? Sağlık ve dini yönden bir mahzuru var mı? CEVAP Dini yönden hiç bir mahzuru yoktur. Sağlık açısından ise, çocuk hastalanabilir diye eskiler kırk gün çıkarmamalı demişler. Yoksa sağlık yönünden de dikkat edilirse mahzuru olmaz. 2-Bir de iki yeni doğan çocuk, 40 günlük olmadan biraraya gelmesinin bir mahzuru var mı? CEVAP Onun da hiç bir mahzuru yoktur. Sual: Benim bir kızım var, çok utangaçtır. Erkeklerin yanına çıkmaya, onlarla yüzü kızarmadan konuşmaya utanıyor. Utanması bir hastalık mıdır? CEVAP Kızınızın yaşını yazmamışsınız. Utanmak çok iyidir. Peygamber efendimizin hayasından yani utanmasından bahsedilirken, (Resûlullahın hayâsı, bâkire islâm kızlarının hayâlarından daha çoktu) buyuruluyor. Kadınlar için utanmak fazilettir. Hadisi şerifte buyuruluyor ki: (Haya on kısımdır biri erkeklerde, dokuzu kadınlarda. Böyle olmasaydı kadınlar, hayvanlar gibi, erkeklerin ayakları altına, dökülürdü.) [Deylemî] Sual:Biz size bir mail göndermiştik. Sizde bize kızı görmeden yani bilinmeyen birşey hakkında istihare yapılmaz demiştiniz. Bu kız ehl-i sünnet. Bu arkadaş, kızı istihareden önce bilerek tesir altında kalmamak için görmemiş. Ayrıca arkadaş için cemal fazla önemli değil (yeterki itici olmasın diyor) Bu durumda bu arkadaşın istiharesi geçerli olmaz mı? CEVAP Benim verdiğim cevabı bir daha okuyun. Orada ne diyor? Bütün şartlar yerinde olup, evlenmek istediği kız için istihare yapılır, görmediği kız için istihare uygun olmaz. Kızı görecek, tamam itici değil ben bununla evlenebilirim diye kesin karar verecek. Sonra acaba hayırlı olur mu olmaz mı diye istihare edecek. Görmeden evliliğe karar vermeden istihare edilmez diye kaç defa yazdım. Tesir altında kalmamak ne demek? Çirkinse de güzelse de tesir altında kalacak elbette. Görmemek sünnete aykırıdır, hadisi şerifte kızı görmeli buyuruluyor, hatta şehvet hasıl olsa bile kıza iyi bakmalı deniyor. Kız her bakımdan dört dörtlük ise o zaman istihareye lüzum yok, istişare ile olur. Hadisi şerifte görmeden olan evliliğin sonu pişmanlık buyuruluyor. Görmek sünnettir. Sual: Annemle ve ablamla şu anda kavgalıyım ve küsmüş durumdayız. Sebebine gelince: Ablamın kızı bir genci sevdi. Fakat annemle ablam zorla başkasına nişanladılar. Sevdiği genç askerden izine gelip bu nişanı bozdurdu. Kız kardeşimle ben sevdiği gence verilmesini sağladık. Fakat annemle ablam istemediği için bir yıldır bu nişanı bozmaya çalışıyorlar. Annemle ablam kardeşime ve bana küstüler. Beni hiç görmek istemediklerini söylemişler. Allah rızası için ayda bir gidiyorum. Hiç gitmesem günah olur mu? Kızla sürekli kavga ediyorlar. Yaşı 24. Dayak dahil her türlü hakaret ve zulmü yaptılar. Ölünceye kadar evimize sakın gelme diyorlar. Bana ve kardeşime de beddua ediyorlar. Bedduaları tutar mı? Annem düğüne giderseniz analık hakkımı helal etmem, onunla ilginizi kesin diyor. Fakat biz düğüne gitmeyi düşünüyoruz. Ayrıca ablama da kızının düğününe gidersen sana da hakkım helal değildir diyor. Ablamın tek evladı var. Küste olsa gitmek istiyor. Annemi dinlemeyip düğüne gitsek analık hakkı haram olur mu? Annemi razı getirmek mümkün değil. Benzer zulümleri kardeşime de yaptı. Onu da sevdiğinden ayırmak istedi o da kaçtı. Düğününe kimseyi göndermedi. Kızı vermek istememelerinin sebebi damadın boyu posu kısa ve yakışıklı değil. Üstelikte zengin değil. Ahlaklı namazını kılan dindar bir genç. CEVAP Ana babanın dine aykırı sözlerine uyulmaz. Ana baba dine aykırı işlerden dolayı hakkımı helal etmem, dese lanet okusa, laneti geçerli değildir. Ablanız kızının düğününe gitsin, siz de gidin. Siz ayda bir veya birkaç ayda bir annenizi görmeye giderseniz iyi olur. Gidince kovmuyorsa giderseniz, kovarsa gitmezsiniz. Böyle işlerde iki tarafı da dinlemek gerekir. Fakat sizin anlattığınıza göre, anneniz ve ablanız çok suçlu. Hangi devirde yaşıyoruz? Namaz kılan bulunur da kaçırılır mı? Fakirlik zenginlik aranmaz. Namaz kılan genç buldular da daha ne istiyorlar? Sual: Aşkını gizleyen şehit olur diye bir hadis var mıdır? Ben sevdiğimi kimseye söylemiyorum. Ölürsem şehit mi olurum? CEVAP Evet (Men aşıka feaffe, feketeme, fehüve şehidün.) diye bir hadisi şerif vardır. Yani aşık olup da aşkını gizleyen ve iffetini koruyan, yani günah işlemeyen kimse, ölürse şehit olur buyuruluyor. Şehit olmanın demek iki şartı var. Birinci hiç kimseye söylemeyecek. İkinci ise, aşık olduğu halde günah işlemeyecek. Erkekse, kadınla, kadın ise erkekle günah işlemiş olmayacak. Başka günah işleyebilir. Buradaki günah kadınla erkek arasında olan günahtır. Ayrıca şehit olabilmek için imanlı olmak şartı da vardır. Sual: Size evlilik hayatıyla ilgili sorularım var. Bir kadının kocasına nasıl hitap etmesi gerektiğinden tutun da tüm vazifelerine kadar.. bu konuda bana önereceğiniz bir kitap ya da başka birşey var mı?Erkeğin hanımına olan sorumlulukları kadının erkeğine olan sorumlulukları nelerdir? Öncelikli olarak bilmemiz gerekenler nedir? Nikah hususunda bilmemiz gerekenler nelerdir? daha da çoğaltılabilir.. CEVAP Sorularınız koca kitap olur. Tam ilmihalde yeteri bilgi vardır. Okuyun anlamadığınız yer olursa sorarsınız. Kadın kocasına Ali bey, Veli bey ismi ne ise öyle hitap edebilir. Samimiyetine bağlı. Kocacığım der, hayatım der, hocam der, kocasının meşhur yönü ne ise onu söyleyebilir. Diğerleri Tam ilmihalde Marifetnameden alınarak ve gerekli açıklamalar yapılarak uzun uzun anlatılmıştır. Evlenmeyi düşünüyorsanız açıp okuyun. Sual: Fransada yaşıyoruz. Burada Türk kadınlarımız bir çocuk 40 günlük olunca onu "kırklıyorlar" yani, 40 taş toplayıp bebeğin yıkanacağı suya atıyorlar, daha sonra bu taşları bir tülbentin içine koyup bebeğin üstünde tutup üzerinden su döküyorlar. Dinen 40 günlük çocuğa ne yapılır? CEVAP Fransadaki Türkler gibi Türkiyedekiler de dediğinize benzer kırklama yapıyorlar. Bu hurafedir, aslı astarı yoktur. Faydasızdır. Kırk günlük çocuğa yapılacak hiç bir şey yoktur. Sual: İnsanın eşine kızım şeklinde hitap etmesinin hükmü nedir. Böyle hitap edilmişse ne yapmak gerekir. Nikaha bir zararı var mı? CEVAP Eşime kızım demek nikaha zarar vermez. Fakat hoş bir söz değildir, söylememelidir. Sual: Sevgililer gününü kutlamanın dinen bir sakıncası var mıdır? Bir erkek, nişanlısına, hanımına, sevgililer günü olduğu için bir hediye alsa bir mahzuru olur mu? CEVAP Adet olduğu için mahzuru olmaz. İbadette kafirlere benzemek caiz olmaz. Sual: Eşin hamile olması durumunda cinsel ilişki hamileliğin kaçıncı ayına kadar devam etmelidir? CEVAP Son güne kadar devam edebilir. Son günleri biraz daha dikkatli olmalıdır. Sual: Ben 1969 doğumluyum. Doktorum. Halen bekarım. Evlenmek için dua ederken hep, hem bu dünyam için hayırlı, hem öteki dünyam için hayırlı olan namaz kılan ve Kur’an okumasını bilen biri olsun diye dua ediyorum. (Ben açık bir bayanım. Günah olduğunu da biliyorum.) Eskiden sadece beni sevsin bana saygı duysun derdim. Depremden beridir dualarıma bunları da ekliyorum. Hayatımda bir deprem öncesi çok iyi yapamadığım ibadetlerim, bir de deprem sonrası aksattığım zaman vicdan azabı duyan kalbim var. Sizin grubunuzdan öğrendiğim şeyleri de inkar edecek değilim. Bunları niye yazıyorum tam bilebilmiş değilim. Ama sizden benim için; yumuşak konuşan, iyi huylu ve yumuşak kalbli olmam ve her iki cihanda da mutlu olmamı sağlayacak bir kısmet için dua eder misiniz demek için yazıyorum. CEVAP İnşallah dua edeceğim. Gıyaben yani arkasından yapılan dua kabul olur. Günah işlesek de kabul olur. Siz de bize dua edin. Duanız kendiniz için kabul olmayabilir, fakat bizim için yaptığınız dua kabul olur. Evlenemedim diye üzülmeyin. Hakkınızda belki bekarlık hayırlıdır. Evliliğin mesuliyeti büyüktür. Hadisi şerifte (Ahir zamanda sizin en hayırlılarınız evlenmiyenleriniz ve çocuğu olmayanlarınızdır) buyuruluyor. Ama insan evlenmek ister. Bizim vazifemiz dua etmektir. Sizin de duanızda olduğu gibi iki cihan seadeti için salih birisiyle evlenmek lazım. Namaz kılmayan, içki içen, dinini bilmiyen birisi ile evlenirseniz ahiretiniz çok kötü olur, Allah saklasın ebedi cehennemlik olabilirsiniz. Bu duruma düşmektense, üç günlük dünyada bekar kalsak ne olur ki? Sual: Eşim namaz kılmıyor. Ancak ben de yeni başladım. Eşimi teşvik etmem için neler anlatacağımı ve neler yapacağımı bilmiyorum. Kılarsa veya kılmazsa ben bundan nasıl yarar/zarar göreceğim? CEVAP Zamanla inşallah o da kılar. Hem kendiniz hem de eşiniz için bol bol dua edin. Silsile-i aliyye büyüklerini vesile ederek dua edin. Siz her zaman namazın öneminden bahsedin, kitaplar okuyun. Hakikat Kitabevi yayınlarından Tam İlmihal ve Müjdeci Mekbuplar kitaplarını severek okuyun. Namaza önem verin. Bakar ki bu iş önemli o da başlayabilir. Namaz kılmasına uygun bir dil ile sebep olursanız, sevabı size de yazılır. O namaz kılmazsa, namaz kılmayanın imanı tehlikeli olur. İmansız ile bir arada yaşamak iyi olmaz. Kesin imansız olduğu bilinirse o zaman nikah da olmaz. Sual: Eşim hamile, yakında doğum olacak.Doğumun kolay olması için bir dua var mı? CEVAP Tam İlmihalde diyor ki: Çocuğun rahat tevellüd etmesi için (Bostân-ül-ârifîn) sonunda diyor ki, Abdüllah ibni Abbâs buyurdu ki, bir tas, tabak içine (Bismillâhillezî lâ ilâhe illâ huv El-Halîm-ül Kerim. Sübhâne Rabbil' Arş-il'azîm Elhamdülillahi Rabbil' âlemîn) ve sonra (Nâzi'ât) sûresinin son âyetini ve Ke-ennehüm'den îtibaren (Ahkaf) sûresinin son âyetini islâm harfleri ile yazıp, eritip anasına içirmelidir. Sual: Evli olan çok kıskanç bir abim var.Ve bu kıskançlık onu günden güne bitiriyor, hanımı da kesinlikle kıskanılmayacak, namazında , ibadetinde, namuslu bir kadın. Abim de bunun farkında ama bir türlü kıskançlık duygularına hakim olamıyor ve çok üzülüyor. Ben onu yeterince teselli etmeye çalışıyor; dinen kıskançlığın büyük nimet olduğunu söylüyorum ama herhalde biraz etkisiz kalıyorum. O kıskançlığın kötü bir şey olduğunu ve sürekli ondan kurtulmak istediğini söylüyor. Onun için ne yapabilir nasıl nasihatler verebiliriz? CEVAP Namusunu kıskanmak çok iyi, fakat suizan etmek, şüphe etmek çok yanlıştır. Sual: Ehli kitap ile evlenmek caiz ise, tesettürsüz bir müslüman kadını ehli kitap kapsamında değerlendiremez miyiz? CEVAP Ehli kitap kadınla evlenmek tahrimen mekruhtur, yani harama yakındır. Müslümanla kitap ehli aynı kapsama alınmaz. Müslüman namaz kılmak ve tesettüre bürünmek mecburiyetindedir. Sual: 1- Onsekiz yaşında bir kızım. Benimle evlenmek isteyen bir arkadaşım var. Namaz kılmıyor... ama karakter olarak çok iyi biri.. acaba onunla o namaz kılmaya başlamadan evlenmemeli miyim? Sizce o kişiyle evlenmemde bir mahzur var mı? CEVAP Sizce dememeli, dinimizce uygun mu diye sormak lazım. Bence uygun olup olmaması neyi halleder? Dinimiz, peygamberimiz böyle birisi ile evlenmeyi asla tasvip etmiyor. Namaz kılmamak içki içmekten çok daha büyük günahtır. Böyle büyük günahtan korkmayan kimse, başka günahları da işleyebilir. Namaz kılmayan insan her kötülüğü yapabilir. Çünkü Allahtan korksa önce namazını kılar. Bir vaktini aksatmanın vebalini bilseniz, hemen namaza başlarsınız. 2-Bir de, o kişi cuma namazını bile kılmıyor. Bazı kişilerin söylemlerine göre 3 cuma namazını kaçıran dinden çıkarmış! O zaman ben ne olurum? CEVAP Üç cumayı terk eden dinden çıkmaz, fakat namaz kılmayan zamanla dinden çıkar, mürted olur, o mürted olunca sen de mürtedin karısı olursun yani sen de kafir olursun. Çünkü Müslüman kız kafirle evlenemez. Sual: Almanyada yaşıyoruz. Doğumu gerçekleştirecek doktorun bayan doktor mu erkek doktor mu olması lazım? İsteğimize bağlı olabilir, anlayışla karşılıyorlar? CEVAP Bayan doktor olması lazım. Elbette bayan doktor isteyin. Sual: Acaba kırkı çıkmamış bebeği akşam namazından sonra yıkamakta bir mahzur var mıdır? CEVAP Hiç mahzuru yoktur. Gece yıka gündüz yıka veya hiç yıkama fark etmez. Önemli olan çocuğu üşütmemek gerekir, üşütmede ne yaparsan yap. Sual: İffetli olmak ahirette ve dünyada bize neler kazandırır, iffetsiz olmak bize dünyada ve ahirette neler kaybettirir? (Sırf iffetli olabilmek için soruyorum bu soruyu) CEVAP İffetli olmak demek namuslu olmak demektir. Dünya ve ahirette çok şey kazandırır, iffetsizlik ise dünya ve ahirette çok şey kaybettirir. İffesizlik derece derecedir. Sadece başını açar veya sadece kolunu açar veya veya kapalıdır da ince giyinmiştir, erkekler koklasın diye koku sürünür, yahut kolunu bacağını, saçını falan açar, bu daha fazla iffetsizlik olur. Erkeklerle lüzumsuz yere konuşur, tokalaşır. Onlarla duygusal konularda chat yapar veya mailleşir, mektuplaşır. Yahut biraz daha ileri gider erkeklerle şehvetle konuşur, ayıp kelimelerle konuşur, bu biraz daha iffetsizliktir. Biraz daha ileri gider öpüşür. Artık daha ilerisini söylemiyorum. Bu günahlar dünyada insanın kalbini karartır. Başka günahları da işlemek kolay gelir. İbadetlerden soğumaya başlar. Elfazı küfür denilen kelimeleri çekinmeden söyleyebilir. Bütün ibadetleri bir anda boşa gidebilir. Bütün bunlar onun imansız ölmesine sebep olabilir. İmansız ölünce de sonsuz olarak azaba maruz kalır. İffetsiz bayanların bilhassa iffetli erkeklerin yanında hiç değeri yoktur. İffetsiz erkekler de iffetsiz bayanlara değer vermez. İşini bitirdi mi bir daha on paralık değer vermez. Onun artık bir eşya kadar kıymeti olmaz. İffetsizlikten kaçarsanız Allah size imanın tadını verir, namaz kılmanız kapanmanız kolay gelir. İffetsiz olsanız bütün dünya sizi sevse, Allah sevmese ne çıkar? Tersine iffetli olunca bütün dünya sizi sevmese, fakat Allah sevse bundan büyük nimet olur mu? Sual: İman bilgilerini okumamış olan iman etmiş olmuyor mu? CEVAP Sorunuzun cevabı evet de hayır da olabilir. Lüzumlu iman bilgilerini bilmek farzdır. Bilmeden iman olmaz. İster okuyarak ister duyarak öğrenmek gerekir. Mesela amentüde bildirilen altı esasa inanmak şart. Sonra Allahı sıfatları ile bilmek de şart. Mesela Allahın bir tane olduğunu bilmek, mekansız olduğunu, yaratıklara hiç benzemediğini ve diğer sıfatları ile birlikte öğrenmek farzdır. Sırası ile bilmek değil de, sorulunca bilmesi gerekir. Mesela Allahın her şeye gücü yeter mi dendiği zaman evet diyebilmelidir. Bir rus kızı bizim büroya gelmişti. Ona müslümanlığı öğrettik. Teker teker sordum. Mesela Allahın bir olduğuna inanıyor musun? Ölünce ahirete gideceğimize inanıyor musun ve diğer lüzumlu bilgileri sordum. Evet cevabını alınca kelime-i şehadet getirdi ve müslüman oldu. Onun için amentüyü iyi bilmek gerekir. Sual: Şafi mezhebindeyim eşim hanefi bu durumda ben artık hanefi mezhebinde miyim? CEVAP Hayır, herkes kendi mezhebinde olur. Sual: Tam İlmihalde, erkeğin zevcesine karşı yapacağı vazifeler anlatılırken (İfrâtı bedene, tefrîti ruha zarar verir) diye yazıyor. Ne demektir? CEVAP İfrat normalden fazla, tefrit de normalden az demektir. Dinimiz her işte normal yolu bildirmektedir. Fazlası bedene zarar verir, yani vücut zayıflar, kuvvetten düşer. Azı ise, ruha zarar verir, yani sinir hastalığına sebep olur. Sual: Kadınların ev temizliğinde bir ölçü var mı ? Ne kadar yapmalı? CEVAP Evin kirlenişine bağlıdır, vesvese edip sık sık temizlemek de uygun değil, evi toz içinde bırakmak da uygun değil. Yani ihtiyaca göre yapılır. Bu haftada bir olur üç günde bir olur. Kirlenmesine bağlıdır. Sual: Hocam, benim eşim, çok çekingendir. Bayanların çekingen olması iyi midir? CEVAP Hz. Ali buyuruyor ki: Üç haslet var ki erkekler için kötü, ev kadınları için iyidir. 1- Cimrilik erkekler için kötüdür, evine ve ihtiyaçlarına harcayamaz. 2- Kendini beğenmek erkekler için kötüdür. Kendini beğenen, başkalarını aşağı görür. Bu da iyi değildir. 3- Korkaklık, çekingenlik erkekler için iyi değildir. Faydalı işleri yapamaz. Aynı huylar ev kadınları için iyidir: 1- Kadın cimri, fazla tutumlu olursa, kocasının ve kendi malını muhafaza eder, bir yere harcamaz. 2- Kadın kendini beğenirse, sert ve kesin konuşur, erkekler bundan ümidini kesmiş olurlar. 3- Kadının korkak, çekingen olması da çok iyidir. Lüzumsuz yerlere gitmez, tehlikeli işlerden kaçarlar. Sual: Biz iki kız arkadaşız. Fakat arkadaşıma söz geçiremiyorum. Erkeklerle çok çet yapıyor. Şimdi ona birileri dünür geldi. Bana sordular. Bu kız nasıl diye? Ben bilmem desem caiz olur mu? CEVAP Câiz olmaz. Söylemek gerekir. Tersine bir erkeği de sorsalar söylemek gerekir. Kimsenin oğlunu kızını yakmaya hakkımız yok. Sual: Bir arkadaşın eşi yaklaşık bundan bir ay önce erken doğum yaptı. Bebek 6.5 aylık olarak dünyaya geldi.Bu zaman zarfında bebeğe sürekli oksijen verildi. Fakat oksijen verimi durdurulduğunda maalesef kendi kendine soluyamıyor. Doktorlar normalde bu tür doğumlarda 2 hafta oksijen verildikten sonra verilmediğini, bebeklerin artık kendi kendine solumaya başladığını söylemişler. Ayrıca bebek yaşasa bile beyninin nerdeyse tamamen özürlü olacağını ve gözlerinin de göremeyeceğini söylemişler. Şu anda oksijen verilmeye devam ediliyor.Bu bebeğe anne ve babasının kararıyla oksijen verilmesinin durdurulması hususunun dinimizdeki yeri nedir? CEVAP Dinimizde şöyle bir kaide var. İlâç kullanmayıp ölmek günah değildir.Gıdâ almayıp ölmek günahtır. Yani ilaç almadığı için ölürse günah olmaz, yiyip içmediği için ölürse günah olur. Oksijen de yiyip içmeye benziyor, ilaca benzemiyor. İlaca benzese ilaç verilmeyince ölürse mahzuru olmaz. Ama bu yiyip içmeye benziyor gibi geliyor bana. Bir de tıbben organları ölü sayılan bir insana kalbinin çalışması için tüplere bağlıyorlar. Bu tüpleri hastanın sahipleri tarafından çekilip ölüme terk etmek günah olmuyor. Bebeğinki buna da tam benzemiyor. İlk defa böyle bir sual ile karşılaştım. Kesin bir şey söyleyemem. Bilen birisine sormak gerekir. Sual: Genç bir kızım. Tesettüre riayet etmiyorum. Namaz da kılmıyorum. Yapmak istiyorum ama yapamıyorum. Bu yüzden namaz kılan biri ile evlenmek istiyorum. Ne tavsiye edersiniz? Ayrıca, babamın bir dediği diğerini tutmuyor. Hangi sözünü yerine getireyim? CEVAP Babanızın bir dediği bir dediğine uymuyorsa, dine uygun olan emirlerini yapmanız gerekir. Mesela, kapan diyorsa, hemen kapanmak gerekir. Kapandıktan sonra, aç dese, açmak gerekmez. Çünkü Allaha isyan olan bir işte, kulun emri yapılmaz. Namaz kılan biri ile evlenmek için, sizin de namaz kılmanız ve kapanmanız gerekir. Namaz kılmayana fâsık denir. Fâsıkla evlenene Allahü teâlâ lânet ediyor. Her şeye rağmen namaz kılmalı ve kılmaya devam etmelidir! Hadis-i şerifte buyuruldu ki: (Namaz dinin direği ve her hayrın anahtarıdır.) [Taberânî] Sual: Kocası öldükten sonra, birisi ile evlenen, ondan da ayrılıp başka bir erkekle evlenen kadın, ahirette bu üç kişiden hangisi ile evlenecektir? CEVAP Ümm-i Habibe validemiz, böyle bir suâli sorunca, Resulullah efendimiz buyurdu ki: (Böyle bir kadın, serbesttir. Hangi kocası güzel huylu ise ahirette onunla olur. Güzel ahlâk sahibi olan, dünya ve ahiret iyiliğine kavuşur.) [B. Arifîn] Demek ki, kadın, üç kişiden hangisini daha çok seviyorsa, onunla beraber olur. Üçünü de istemiyorsa, hiçbirisi ile beraber olmaz. Cennette üzüntü yoktur. Çocuk veya bekar olarak ölenler de cennette evlenecektir. Cennete gitmek için iyilerle beraber olmak gerekir. Peygamber efendimize, kimlerle beraber olmak gerektiği suâl edilince buyurdu ki: (Gördüğünüzde sizlere Allahı hatırlatan, konuşması ilminizi artıran, ilmi, ahireti düşünmenize yarayan zatlarla beraber olun!) [Ebu Yala] Sual: (Çocuklarım büyüyünce kâfir olacaksa, şimdiden ölsün) demek caiz midir? CEVAP Caizdir. Hep hayır duâ etmeye çalışmalıdır! Sual: Beyim günah işliyor, ben de mesul olur muyum? CEVAP Erkeğin işlediği günahlardan hanımı mesul olmaz. Ona duâ etmelisiniz! Sual: Baba, oğlundan balig olana kadar mı mesuldür? CEVAP Evet. Kızından ise evlenene kadar. Sual: Kadının, gittiği yerde, işlediği günah, kocasına da yazılır mı? CEVAP Bilmezse yazılmaz. Bilerek gönderirse yazılır. Sual: Çocuk düşürmede lohusalık müddeti doğum gibi midir? CEVAP El, ayak ve baş belli ise doğum gibidir. Sual: Çocukları beşiğe sırtüstü yatırmak caiz mi? CEVAP Evet. Sual: Amca kızı ile evlenen bir defa mı mekruh işlemiş olur? CEVAP Bir defa. Sual: Felçli ve aklı noksan ile halvet olur mu? CEVAP Olur. Sual: Hadım olan erkekle halvet olur mu? CEVAP Olur. Sual: Şehir otobüsünde ve caddedeki dükkanlarda halvet olur mu? CEVAP Olmaz. Sual: (Hanıma ev işini yapması mecbur edilir) deniyor. Doğru mu? CEVAP Evet. Bu, dini mecburiyet değil. Ailedeki ülfeti, saadeti temin için, kadai mecburiyettir. Kadın, bu hizmetleri yapmazsa günaha girmez. Erkeğin, dinen mecbur olmadığı bazı şeyleri kadaen (kanunen) yapması gerekir. Kanuna uyulmazsa vacib terkedilmiş olur. Sual: Dört yaşındaki çocukları yuvaya vermek uygun mu? CEVAP Yuva kötülerin elindeyse, evde islam terbiyesi vermeli. Sual: Evlenecek kızı ikinci defa görmek caiz mi? CEVAP Üçüncüsü bile caizdir. Sual: Mümin kadına, gönlünü almak için, melek gibisin denir mi? CEVAP Denebilir. Sual: Erkek birden fazla olunca halvet olur mu? CEVAP Halvet olmaz. Sual: Muayenehanede de halvet olur mu? CEVAP Olur. Sual: Hastanede, hemşire iğne vuruyor. Halvet olur mu? CEVAP Hastaya günah olmaz. Çünkü zaruridir. Sual: Hanım hastanenin özel bir odasında yatarken, erkek doktor gelip muayene ediyor. Halvet oluyor mu? CEVAP Hastalık zaruri olduğu için hastaya günah olmaz. Sual: Okul gibi umumi yerlerde halvet olur mu? CEVAP Olmaz. Sual: Asansörde halvet olur mu? CEVAP Asansörün durumuna bağlıdır. Sual: Çocuklar sünnet edilirken tekbir getirmek caiz mi? CEVAP Evet. Sual: Hanımın, kocasının elini öpmesi caiz mi? CEVAP Evet. Sual: Çocuklara büyüklerin ellerini öptürmek caiz mi? CEVAP Salihlerin elini öpmeye alıştırmalı. Menduptur. Sual: Çocuğu Tekvando kursuna vermek uygun mu? CEVAP Bir sanata vermeli. İlmihali de öğretmek lazım. Sual: Mürted koca ile yaşamak caiz mi? CEVAP Mürtedle evlenmek caiz değildir. Sual: Hanım, kocasını, Ali bey, Veli efendi diye çağırsa, caiz mi? CEVAP Oranın adetine itibar olunur. [Ayıplanmıyorsa caizdir] Sual: 20 yıl önce Almanyaya gidip hiç gelmiyen erkek, orada ölüyor. Türkiyedeki hanımı iddet beklemeden evlenebilir mi? CEVAP İddet beklemeden evlenemez. Sual: Kadının doğumdan sonraki eşini denize atmak caiz mi? CEVAP Zaruret olunca caizdir. Sual: Rızam yokken çocuk olmasın diye kocam korunsa caiz mi? CEVAP Hayır. Sual: Hanımla iyi geçinmek farz mı? CEVAP Herkesle iyi geçinmek farz. Yani kalb kırmak haram. Sual: Kızımı oğluna isteyene (Sen de oğluma kızını ver) denir mi? CEVAP Demek caizdir. Sual: Kocamdan ayrıldım. Ondan olan oğlumu on yaşına kadar büyüttüm. Kötü olduğu için babasını tanıtmadım. Günah oldu mu? CEVAP Evet. Sual: Eniştem delirdi. Bu haliyle nikahları devam ediyor mu? CEVAP Evet. Sual: Bir kadın, zinadan gebe kalsa, çocuğu, doğurmadan önce veya sonra, o adamla evlense, çocuk piç olmaktan kurtulur mu? CEVAP Evet. Sual: Baliga olmamış gösterişli kız, halvete mani olur mu? CEVAP Evet. Sual: Hastanede yanımdaki hasta şuursuzdur. Refakatçi olarak hanımı var. Benimle halvet olur mu? CEVAP Hanımınızı getirmek veya tek odada kalmak mümkün olmazsa, zaruret olur, caiz olur. Sual: Baba evladını reddedebilir mi? CEVAP Baba, akıl-baliğ olan oğlundan mesul olmayı reddedebilir. Emr-i maruf yapmayı, tövbesini, ziyarete gelmesini, hediyesini ve varis olmasını reddedemez. Sual: Çocuk olmaması için, rahmi bağlatmak caiz mi? CEVAP Hayır. Sual: Nikahlı kıza, babasının evinde iken, kocası nafaka verir mi? CEVAP Hayır. Sual: Beyimin ilk hanımından olan 5 yaşındaki çocuğunu, eve koymamaya hakkım var mı? CEVAP Küçük olduğu için hakkınız yoktur. Sual: Hanım ve çocuklar söz dinlemiyor. Ne yapayım? CEVAP Tatlı dil ile nasihata devam etmelidir. Sual: Doğduktan hemen sonra ölen çocuğun mirası nasıl halledilir? CEVAP Çocuk, ölen akrabasına varis olur. Çocuk ölünce, bıraktığı mal varislerine taksim edilir. Sual: Ana-baba içki içiyor, çocuk sakat doğuyor. Suç kimin? CEVAP Çocuğun suçu yoktur. Sebep olanda suç vardır. Sual: Düşük çocuk da ana-babasına şefaat eder mi? CEVAP Canlı doğup ölen çocuklar şefaat eder. Sual: Aldığımız elbiseleri, çocuklara ariyet verirsek, biz de kullanabilir miyiz veya birininkini öteki çocuğa giydirebilir miyiz? CEVAP Âriyet verilince evet. Sual: Livatadan kurtulmanın ilacı nedir? CEVAP Beş vakit namazı doğru kılmak ve hemen evlenmek. Sual: Çocuğu yuvaya verelim mi? CEVAP Ana-baba terbiyesi bir yerde bulunmaz. İslam terbiyesi verene verilir. Sual: Kızların da sünnet olması sünnet mi? CEVAP Müstehab idi. Bugün terkedildi. Sual: Sakal bırakmak için, hanımdan izin almak gerekir mi? CEVAP Hayır. Sual: Kadını muvakkat kısırlaştırmak caiz mi? CEVAP Haramdır. Sual: Çocuğa kocam için (babamız çağırıyor) demem günah mı? CEVAP Hayır. Sual: Huysuz hanımın ölmesini istemek caiz mi? CEVAP Zararlı kâfir ve zalimden başkasının ölümü istenmez. Sual: Baba, akıl-baliğ kızını alnından, yüzünden öpse caiz mi? CEVAP Evet.
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|